Bölüm-49

137K 5.3K 1.5K
                                    

Keyifli okumalar♥️

Gümüşpala ailesinde yaşanan onca gelgitten sonra sular durulmuş gibi görünüyordu. Bahar'ın tüm gerçekleri olanca çıplaklığı ile öğrenmesinin ardından günler geçmişti.

Bu süre zarfında ilk günler Hamza Mahir yaşantısının dile getirilmesinden dolayı bir hayli sarsılmıştı. Dışarıdan anlaşılmasının mümkün olmadığı bir sarsılıştı bu yalnızca Bahar'ın kocasının gözlerinden okuduğu.

Öğreniyordu Bahar, kocasının nasıl demir gibi iradeye sahip bir adam olduğunu; demire şekil verilebilmesi için nasıl kor ateşlere maruz bırakıldığını tek tek öğreniyordu.

Hamza Mahir tartışmasız zor bir adamdı fakat ona sunulan hayat da bir o kadar zor ve çetrefilliydi. Annesinin kendisini bırakıp gitmesinin ardından tutunduğu tek dal babası olan bir çocuğun yıllar sonra ayaklarının altından yerin çekilip alınmasıydı onun yaşadıkları.

Rafet Gümüşpala'ya sonsuz minnet borçluydu Bahar. En azından kendisi öyle hissediyordu. Öteki yandan ise pavyon işleten, ömrü kabadayılıkla geçmiş bir adamın Hamza Mahir'in henüz küçücük yaştayken dahi birçok insani duygusunu kaybetmesine sebep olduğunu pekala anlayabiliyordu genç kadın.

Beterin beteri varken yalnızca beter olanın başınıza gelmesine mi şükretmek gerekti?

Usulca gülümsedi genç kadın, şükür her zaman gerekliydi. Her koşulda kapanan kapıların bizi esirgediği bir şeyler muhakkak ki vardı. Aynı şekilde istemediğimiz fakat ardına kadar açılmasına engel olamadığımız o kapıların da bir sebebi vardı. Göremediğimiz ama vakti zamanı gelince anlayabildiğimiz sebepler.

Göğsüne sokulmuş emen oğlunun başını okşayarak severken kendi hayatındaki engel olamayışlar geldi birden bire aklına ve gülümsemesi büyüdü genç kızın.

Hamza Mahir ile olan aşkları karşı koyulamayışların hikayesiydi.

Uyuyan oğlunu usulca yatağına yatırırken günler önce yatak odalarında öğrendiği gerçeklerle birlikte almış olduğu kararı kendisine yineledi. Hamza Mahir istemediği sürece gerçek ailesiyle ilgili herhangi bir konu açmayacaktı Bahar.

Onun henüz kabuk tutmuş yarasıyla oynayıp tekrar kanatmayacaktı.

Birgün olur da şayet kocasının gözlerinde geçmişe dair bir tereddüt veyahut keşke görürse ellerinden sıkı sıkı tutup destek olacaktı. İşte o zaman yüreklendirme işini memnuniyetle yapabilirdi.

Üstünü başını düzeltip aşağıya indiğinde Zeliha hanım ve Hafize hanım mutfakta akşamüstüne yakışır şekilde kahve keyfi yapıyorlardı.

"Oo hanımlar afiyet olsun sabahki telaşınızı unuttunuz inşallah?"

Bahar'ın dalga geçer sesiyle Zeliha hanımın kaşları çatılmıştı.

"Bak bak yardım edeceğine bir de alay ediyor Hafize hanımcım vallahi üç çocuk anası oldu hala kavak yelleri esiyor bu kızın başında."

Zeliha hanımın numaradan kızgın çıkan sesi Hafize hanımı gülümsetirken Baharı kıkırdatmıştı.

"Ay aman ne yapayım ama Zeliha Sultan alt üstü bir mevlit okutacağız paşalarımın kırkı için amma da çok telaş yaptınız."

Bahar yeni moda mevlitlerden falan istemiyordu zaten dini bir olayı şova döndürmeye gerek yoktu kanaatince.

"Öyle deme kızım anı olacak günler bunlar şimdi istemezsin ama ilerde fotoğraf albümünde görüp hatırlayınca iyi ki yapmışız dersin."

GÜMÜŞPALAWhere stories live. Discover now