Bölüm 64/ part-2

15.1K 1.6K 192
                                    



Herkese iyi pazarlar, hayırlı ramazanlar 🌙

64. bölüme ikinci kısım olarak eklenmesinin daha uygun olacağını düşündüğüm için part-2 olarak yayınlıyorum.

Keyifli okumalar♥️

İstanbul'un en gözde eğlence mekanlarından birinde tüm yakışıklılığı ile arzı endam eden; ortamdaki hemen hemen tüm kadınların dikkatlerini üzerine çekebilen fakat kendisine yapılan onca kuru ve flörtöz dansları zerrece önemsemeden, sırtını kalabalığa dönüp yüksek bar taburesine oturmuş, ses ve gürültüyü sanki duymuyormuşçasına yavaş yavaş içkisini yudumlayan kişi Yiğit Ali'den başkası değildi.

Canı sıkkındı.

Zaten şu aralar komple bir can sıkıntısı halinde geziyordu etrafta.

"Ağabey var mı bir isteğin?"

Soran kişi uzun zamandır burada çalışan delikanlı bir barmendi. Yiğit Ali severdi Ulaş'ı. Mekanı devretmeden önce bizzat kendisi işe almıştı. Çok günler sabahleyin birlikte kapatmışlardı mekanı.

O zamanlar Yiğit Ali'nin en başı boş olduğu zamanlardı.

Sonrada ağabeyi ille de elini ayağını çektirmişti bu mekanlardan. Mecbur kalıp devretmişti hepsini genç adam. Yine de ara sıra gelirdi buraya ne de olsa ayağı alışıktı kendi mekanıydı.

Dört beş yıl önceki havası kalmamıştı ama buranın. İşleten kişi çok da vizyon sahibi biri değildi. Sıradan bir eğlence mekanı haline gelmişti. Önceden v.i.p müşterilerin alındığı, yalvar yakar girilen partilerin yapıldığı üst düzey bir gece klübüydü.

Yine de önceki yıllardan kalan ismiyle iş yapıyorlardı. Hala epeyce doluydu içerisi.

"Aynısından koçum"

Sarhoş olmak için içmiyordu. O son hatadan sonra bir daha kolay kolay öyle içmezdi. Yine aklına geldi o gece olanlar. Telefonunu füme kumaş pantolonunun cebinden çıkarıp hemen bir numara çevirdi.

"Efendim ağabey."

Telefonun ucundaki ses Ferit'ten başkası değildi.

"Neredesin koçum?"

Genç adamın sesi arabadan geliyordu.

"Dediğin şekilde yoldayım ağabey."

Yiğit Ali, Ferit'i ilk olarak 'güvenilir' kelimesiyle tanımlardı. Ona bir iş verdiği zaman içi her zaman rahat eder, gözü arkada kalmazdı.

"Şu meyhane işi ne oldu var mı bir gelişme?"

Yiğit Ali de bir olayın peşine düştüğü zaman bırakmazdı bu da böyle bilinirdi.

"Var ağabey de yüz yüze gelince söyleyeyim demiştim. Uzun zamandır çalışan, o gece mutfakta olan çocuklardan birini sıkıştırdım biraz üzerine gidince elinde küçük bir ilaç şişesi gördüğünü söyledi. Haklıymışsın."

Genç adam haklı olduğunu zaten biliyordu. Öyle üç beş kadehten sarhoş olacak değildi ama Eleni'nin bu kadar ileri gideceği fikri aklına zor yatmıştı. Muhtemelen ağabeyini ayağına getirmek için aramıştı ama telefonu Bahar'ın açmasıyla işler sarpa sarmıştı. O an fırsattan istifade planını değiştirmiş böyle bir can sıkıntısına neden olmuştu.

"Ne yapalım ağabey ne emredersin?"

Karşıdan ses gelmeyince sorma gereği duymuştu Ferit.

"Bana o şişeyi bul sonrası bende koçum eyvallah."

GÜMÜŞPALAWhere stories live. Discover now