Bölüm-34

86.6K 5.2K 925
                                    

Keyifli okumalar♥️

Misafir oldukları evden uçar gibi çıkmıştı.

Deli gibi araba kullanan adamın hemen ardından gidiyordu son sürat.
Neredeyse tampon tampona ilerliyorlardı.

O öfkeyle araba kullanması başlıbaşına felakete davetiye çağırırken bir de gecenin bir vakti böyle hızlı gidiyor olması iyiden iyiye endişe veriyordu.

Şehirler arası yolda ilerlerken şehrin ışıkları kendini tamamen karanlığa bırakmış yalnızca karşı yoldan gelen araçların farları etrafı aydınlatıyordu.

Sonbahar mevsimine yakışır şekilde yoğun bir yağmur eşlik ediyordu bu karanlığa.

Genç adamı daha da korkutuyordu bu durum mevsim şartlarını zorlayıp bu kadar hızlı gittikleri için.

Demişti "Ben kullanayım, iyi görünmüyorsun" demişti ama dinleyen kimdi?

Derken hiç beklenmedik bir şey oldu.

İçlerindeki öfkenin de gökteki yağmurun da verebileceği zararın bir hamlede önüne geçebilecek ummadık bir olay.

Karşı şeritten gelen yüklü kamyonun şoförü muhtemelen bir daha uyanmamak üzere direksiyon başında uyumuş üstlerine doğru bir o yana bir bu yana geliyordu.

İki aracın önce farları kesişirken dışarıdan duyulan acı yüklü fren sesi felaketi çağırır gibiydi.

Sonrasında ise büyük siyah jip ile kamyon kafa kafaya çarpıştı.

Dışarıdan yenilmez görünen devasa jip şarampole savrulurken genç adamın yapabildiği tek şey olay anına şahit olabilmekti.

Bir acı frenle de kendi arabasını durdurup can hıraş aşağıya indi. Koşmuyor adeta zamanla yarışırcasına arabanın yanına varmaya çalışıyordu.

Arabanın yuvarlandığı yokuşu inerken bir saniyede binlerce dua etmekle meşguldü.

Aynı zamanda da onlarca ihtimal geçiyordu aklından.

Karanlığın izin verdiği ölçüde yanaştığında, ilk etapta kapısını dahi zor açtığı arabanın içinde bulunan adamın cansız yüzünü avuçları arasına aldı.

Kan revan içindeki yüzü görür görmez acı çeken bir hayvanın inlemesini andırır bir feryat kopardı.

Yiğit Ali kan ter içinde uyandığında saat beşe geliyordu.

Yatakta doğrulup iki eliyle terli yüzünü kapattı. Birkaç saniye derin derin soluk alıp verdikten sonra aniden kalkıp eline geçen ilk şeyi üzerine giydi ve anahtarlarını alıp kendini dışarıya attı.

Gittiği yer üç aydır olduğu gibi aynıydı.

Aylardır kendini suçlamaktan bitap düşmüştü. Keşke kendi ölseydi de bunlar yaşanmasaydı.

Vicdan azabı kor gibi yakıyordu.

Bambaşka biri olmuştu.

Eski neşeli, esprili hallerinin yerinde yeller esiyordu. Konuşmayan, yemeyen içmeyen bir adam olup çıkmıştı.

Tüm yaşananları kendi kabahati olarak görüyor, aynadaki yüzüne dahi bakmaya tahammül edemiyordu.

On beş dakikalık yolculuğun ardından arabasını park etmiş her zamanki odaya koşturarak çıkmıştı.

Nejat koridordaki koltukta dirseklerini dizlerine yaslamış, ellerini ensesinde kavuşturmuş dalgın dalgın yerdeki karoları izliyordu ki genç adamın sesine doğru çevirdi kafasını.

GÜMÜŞPALATahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon