Bölüm-37

103K 5.2K 812
                                    

Keyifli okumalar♥️

Gümüşpala genç adamların bir ağızdan söylediği 'üç' kelimesini bir an için idrak etmekte zorlanmıştı.

Soran gözlerle doktora bakmaya devam ederken
Ali bey boşluktan faydalanıp açıklamaya girişti.
"Üçüz gebelik pek de rastladığımız bir durum değil fakat şanslıyız ki hiç bir komplikasyon olmadan zor da olsa doğumu atlattık. Bebeklerin ve annemizin tahlilleri için İstanbul'daki hastanemize gitmeden önce naçizane tavsiyem Bahar hanım bir müddet burada dinlens... "

Bu doktor ne diyordu?

Hamza Mahir o kadar karmakarışık duygular ve düşünceler içerisindeydi ki karşısında kim vardı, ne diyordu zerre kadar ilgilenmiyordu şuan için.

Adamın konuşmasına daha fazla izin vermeden elini kaldırıp susturdu. Ardından ağır adımlarla evin içine girmek için kapının kulpuna gitti eli.

Pek de büyük olmayan bir yerdi. Ortada aynı hole açılan birkaç kapıdan oluşan eski tip beyaz badanalı, sobalı bir evdi. Bahar'ın olduğu odadan ikinci doktor da çıkıp Hamza Mahir'i tebrik edip çıkışa ilerlerken adamın gözü hala kimseyi görmüyordu.

Kararlı bir şekilde doğumun gerçekleştiği odaya girdi. Sevde hanım bebekleri temizlemiş, üşümesinler diye kalınca örtülerle kundaklamış annelerinin yanındaki mindere yatak yapıp yanyana yatırmıştı üçünü de. Doğum onları da bir hayli yormuş olacak ki uyuyorlardı.

Etraftan en haberdar olmayan kişi ise şüphesiz Bahar'dı. Kızcağız adeta bir baygın şekilde yatıyordu. Gözlerini açmaya mecali yokmuş gibi görünüyordu. Zaten beyaz olan rengi iyice uçup gitmişti.

Hamza Mahir'in odaya girdiğini fark eden Sevde hanım bebeklerin başından doğrulup adamın yanına doğru geldi.

Çok şey söylemek istiyordu da ne yeriydi ne de zamanıydı. Her şey üst üste gelmiş, adamın Bahar'ın hayatından çıkışı da tekrar girişi de çok sesli olmuştu.

İlk zamanlar bu kızı üzen adam bir gün gelsin elimde sopayla kovalayacağım diye kendi kendine kinlenen kadın sonrasında kendilerini gözetleyen adamları fark etmişti. İşte o gün öğrenmişti karşısında duran adamın feci bir kaza geçirdiğini, aylarca uyanmayıp komada kaldığını.

Çok şükür ki bu üç yavru yetim kalmamıştı.

Gerçekleri öğrendiğinden bu yana içindeki kin yerini derin bir hüzne bırakmıştı. Şimdi ise geçip giden aylarda evladı gibi olan Bahar için yalnızca şükrediyordu kadın.

"Allah analı babalı büyütsün. Bir ihtiyacı olursa Bahar'ın yan odada olurum muhakkak seslenin hemen gelirim."

Kadını başıyla onaylayan adam kapının kapanmasının ardından kalınca bir yer yatağında yatan kızın başına doğru iyice yaklaştı. Bir yanında da minicik üç tane bebek yatıyordu.

İnanması gerçekten zor bir durumdu. Düşündükçe çıldıracak gibi oluyordu adam. Bunca zaman varlıklarından haberdar dahi olmadığı üç minik yavru.

Kızın başucuna usulca eğildi Hamza Mahir.

Elleri istemsizce saçlarına gitti ilk etapta, koskoca adamın içi titriyordu dokunurken. Bahar'ın özlediği kokusu burnuna dolup uzunca zamandır beyninin derinliklerinde sakladığı onca anıyı gözlerinin önüne bir saniyeden daha kısa bir sürede getiriverirken sımsıkı kapattı gözlerini.

Bahar'ı her şeyden, herkesten sakınırken yine de en çok kendisine el olmuştu.

Hamza Mahir'e göre kimseye yapmadığı fedakarlığı, kimse için göstermediği emeği göstermiş; karanlığından emek emek ayırdığı beyaza en yakın tarafını kızın uvuçlarının içine koymuştu.

GÜMÜŞPALAWhere stories live. Discover now