-7-

14.7K 541 221
                                    

Cehennemin dört atlısına karşı başlattığımız savaş aslında öyle çok da büyük bir şey değildi kabul ediyorum. Sadece Işıl'ı onlara karşı koruyacaktık ve eski okullarında davrandıkları gibi davranmalarına izin vermeyecektik o kadar. Sonuçta burası bizim çöplüğümüzdü ve buna izin vermezdik. Okulumu severdim ayrıca, öyle zorba tipler, tiki kızlar yoktu. Herkes kendince dedikodusunu yapar otururdu. Şimdi bir kölelik sistemi oluşmasını istemiyordum ama yine de bizimkilerle aralarında çıkacak en ufak bir gerginlikte Yiğit'leri tutamazdım.

"Arya, hoşgeldin güzel kızım." Açtığım ders kitaplarına dalmış gidiyorken, Necip abinin sesiyle toparladım. Okul çıkışı Fırat'la buluşucaktık fakat o bir işinin çıktığını, biraz geç kalıcağını söylediği için beni önden göndermişti.

"Hoşbulduk Necip abi, nasılsın?" Necip abi emekli bir albaydı. Okulumuza çok yakın açtığı kitap kafesiyle benim bir numaralı işletmecimdi. Her daim güler yüzü ve kitaplara duyduğu sevgiyle gönüllere taht kurmuştu. Küçük ahşap kafesinde ders çalışmak, çalıştırmak daha katlanabilir oluyordu.

"İyiyim Arya'cım, nolsun. Özlettin kendini, sıpalar yok mu ?" Yaz tatilinden dolayı ayrı düştüğümüz Necip abiciğime kocaman gülümsedim.

"Fırat gelicek bu sefer, ona ders anlatıcam. Diğer sıpalar kim bilir nerdeler."

"Sende olmasan hepsi sınıfta kalıcak güzel kızım. Neyse ben tutmayayım seni, çalış sen. Çayını getiriyorum şimdi."

Necip abi yanımdan ayrılıp, bana özel turuncu fincanımda çayımı getirmeye giderken ben de Fırat'a anlatıcağım konuları sıralayıp, soruları seçtim ve çok geçmeden de beyfendi teşrif etti.

"Kusura bakma Arya, geç kaldım ama merak etme her şeyi ilk seferde anlamaya çalışıcam." Fırat ceketini çıkartıp, kaskını da masaya koyarken buraya motorla geldiğini anladım.

Ahh, Fırat'ın motoru...Benim aşık olduğum şeyler listesinde ilk beşe kesinlikle girerdi.

"Pekala, hadi başlayalım."

Fırat'a tam iki buçuk saat boyunca anlatabildiğim kadar denklem anlatırken,en son deltalar havada uçuyordu. Üç ya da dört kupa çay içmiştim ve birlikte elliye yakın soru çözmüştük. Adeta bir öğretmenmiş gibi de ödevini verdikten sonra nihayet paydos verebilmiştik.

"Arya, hadi gel seni eve ben bırakayım ama abine söylemek yok." Fırat hesabı ödeyip, ceketini giyerken bana attığı bakışlara dayanadım.

Abim genellikle motorsiklete binmeme kızardı ama arada Fırat beni gizli gizli gezdirirdi çünkü ben çok severdim. Kulaklıklarımı takardım ve Fırat'ın arkasında rüzgarı hissetmeyi severdim.

"Ayy, yaşasın ! Teşekkür ederim Fırat, sen varya bi' tanesin !" Fırat'a bol bol teşekkür edip, motorun arkasında yerimi alırken kaskın şeffaf kısmını kapatmadım çünkü rüzgarı hissetmek güzeldi.

Kaskın içinden soktuğum kulaklıklarımla kısa mesafeli yolu gittikten sonra, apartmanın önüne gelince Fırat'a teşekkür ettim ve kulağımdan kulakları çıkarmadan apartmana girdim. Dinlediğim şarkı adeta pop müziğin zirvesi olurken müziğe uyumlu dansımı da ihmal etmiyordum.

"İyi dinle duyarsın sesimi uzaklardaaan. Dinle en kuytu acılardan !!" Dış dünyadan bağımsız dansım apartmanın içerinde adeta görsel şölen oluştururken, evde kimsenin olmadığımı tahmin ederek kapıyı anahtarla açıp içeri girdim. Söylememe gerek var mı bilmiyorum ama şarkıya hala deli gibi eşlik ediyordum.

"Kalbinde yoruldunsa yolculuklardaaan ! Vazgeç artık yıldızlaaarrdaaann !" Anahtarı bir yere, çantamı da bir yere fırlatırken kulaklığım olduğu için kendi sesimi duyamıyordum fakat avazım çıktığına emindim.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now