-46-

9.8K 412 76
                                    

Hayat bazı gerçekleri yüzümüze tokat gibi vurmadıkça maalesef çevremizde gelişen çoğu olayın farkına varamıyorduk.

Ellerimizde küçük kutular, akşam eve gittiğimizde daha büyüğü, ikisi yeterli gelmezse dizlerimize koyduğumuz bir kutu daha...Hep o dikdörtgen kutuların içinden tanıyorduk insanları, hayatı ve yaşamı. Başımıza gelmedikçe, bizzat tanık olmadıkça hep yok sayıyorduk.

Ya da uzaktan üzülmek işimize geliyordu.

Sosyal medyada gezinirken artık her gün en az bir tane kadının yardım çığlıklarını duyar olduk. Her gün en az bir cinayet haberi alıyoruz. Tacizler, tecavüzler, fikir ayrıkları yüzünden linç edilenler...Hepsini, her şeyi biliyoruz da üzülmekten öteye gidemiyoruz işte.

İçten içe hep benim değil başka birisinin başına geldi diyerek seviniyoruz. Hep o kutuların içinden gördüğümüz için gerçek değilmiş gibi geliyor ama o kadar gerçek ki !

Bir kadın ölüyor. Belki anne...Belki henüz hayatının en güzel çağında bir genç...Belki bir öğretmen, doktor, mühendis ya da ev hanımı. Statüsü fark etmeksizin bir kadın...en önemlisi bir insan ölüyor. Cinayet işleniyor !

Bizim bunlara dur dememiz gerekiyor. Bizim insanlar olarak bilinçlenmemiz, bilinçlendirmemiz gerekiyor. İnsanlığın artık fark etmesi gerekiyor. Susmak artık çözüm değil; haykırmak, avazımız çıktığı kadar bağırmak gerekiyor !

Süheyla'nın hayatını bu kadar yakından görmek. Onun hem fiziksel hem de zihinsel bir tacize uğradığını bilmek. Şiddete bu kadar yakın olmak...Sanırım dünyaya, insanlığa olan tüm ümidimi yitirmeme sebep olucak cinstendi ama sonra Süheyla'yı kurtarmak, ona yeniden bir hayat yaratmaya çalışan ve bunun için uyku uyumayan abimi görünce fikrim değişti.

Üstelik sadece abimde değildi. Yekta, Yiğit, Murat Abi, Günalp, Fırat ve çevremde ki neredeyse her insan Süheyla için ellerinden ne geliyorsa yapmaya hazırdılar.

Işıl, en güzel kıyafetlerinden getirmişti. Morali düzelir diye. Burçin pasta ve abimden gizli eve soktuğu votkasıyla kafayı bulmaktan yanaydı.

Herkes bu gece, Süheyla'nın daha rahat yaşaması için çıkarttırılan uzaklaştırma kararını kutluyordu.

Ona eziyet eden pislik artık ona yaklaşamayacaktı. Süheyla annesi ile konuşarak babasının ona bıraktığı mirası alacak ve kendine herkesten bağımsız bir hayat kurucaktı. Tabi bizim her daim desteklerimizle...Ama ben inanıyorum ki biz olmasak bile Süheyla yapardı. Öyle güçlüydü ki aslında. Bunca yıl dayanmıştı. O ürkek halinin altında bir kahraman yatıyordu.

"Okul ve ev işlerini halledene kadar burda kalırsın. Ben de üst kata ananemin yanına giderim." Abim, oturduğu koltukta kendi kafasında kurduğu planı Süheyla'ya anlatırken sarışın kız yerinden doğrulup abime baktı.

"Baran bu kadarı çok fazla. Ben seni evinden edemem. Parayı aldıktan sonra hallolucak zaten her şey."

Baran, planlarının genelde bozulmasından hoşlanmasa da Süheyla'ya pek sesini çıkarmıyordu ama bu sefer sinirlenmiş olmalıydı.

"Deli misin kızım sen ? O adam sence seni yalnız yakalarsa umursar mı o uzaklaştırma kararını ! Kalırsın burda, zaten yengem görmüş seni tutturdu tanışıcam diye." Baran sinirli sinirli homurdanırken, bu haline gülmemek için kafamı yanımda oturan Günalp'in koluna bastırdım.

"Meloş'la bizimkilere, Süheyla önceden arkadaşımızdı dedim çaktırmayın." Yiğit, haliyle bizimkilerin endişesini yatıştırmak için demişti.

Onlar da bir bakıma haklıydı. Bir anda bara gelen kıza evimizi açmamıza hoş bakmazlardı. Böyle ufak bir yalan hepimizin işine gelirdi.

"Senin açıktan normale alalım. Bir de ben dekanla babamı görüştüreyim. Bizim okula geç." Yekta'nın ailesi ile tanışmasam da babasının dekanı tanıyor olması biraz ürkmeme sebep oldu. Belli ki adam ağırlığı olan biriydi.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now