-44-

10.5K 407 77
                                    

Hastanenin geniş ve konforlu yatağının imkanlarını sonuna kadar kullanmayı kendime görev bilirken gece yarısı olmasını umursamadan kumandayla kendimi bir doğrultup, bir indiriyordum.

Bütün gün uyumanın bende yarattığı dinçlik gece uyumamı engellerken yanımda horuldayan Baran'a umutsuz bir vakaymış gibi baktım.

Yengemi ve benimle kalmak isteyen herkesi tek tek kovmuş, iyi bir abi rolünü üstlenerek yanımda kalmakta ısrar etmişti ama gelin görün ki beyfendi saat on buçuk olmadan derin...çok derin bir uykuya dalmıştı.

O uyurken yanıma hemşire gelmiş, ateşimi ölçmüş ve bana yengemin tehditleriyle atıştırmalık bir şeyler getirmişti. Bu süre zarfında Baran Bey bırakın uyanmayı kıpırdamamıştı bile. Üstelik yanıma gelen hemşire acayip güzel bir kızdı. Böyle bir fırsatı kaçıracak kadar uyuması cidden garipti.

Onu umursamayı yaklaşık bir saat önce bıraktığım için dikkatimi tekrar kumandaya verdim ve bu sefer ayak kısmımı hava kaldırıp, baş aşağı duruyormuş gibi bir his yarattım.

Bu hastane yatakları cidden acayip güzeldi ya. Bence eve de almalıydık bunlardan.

Kendi eğlencemi kendim yaratırken, saçma salak kıkırdamalarım bile Baran'ı rahatsız etmiyordu.

"Kendine eğlence bulman güzel. Çoğu insan hastanelerde huzursuz olur." Duyduğum ses ile birden elim ayağıma karışırken, kendimi düzelteceğim yerde yatakta adeta ikiye katladım.

Ayaklarımın kafama değecek kadar bükülmesi beni panikletirken, olabildiğince hızlı hamlelerle ilk önce ayaklarımı, sonra da baş kısmını düzelttim ve birbirine karışan saçlarımı kendi çapımda halletmeye çalıştım.

"Burada olmamalısın !" Sesimi oldukça kısık çıkarmaya çalışırken aynı zamanda da bağırmaya çalıştığım için oldukça garip bir durum sergiliyordum ama yapacağım bir şey yoktu.

Yekta burdaydı. Hem de gece yarısında ! Üstelik en kötüsünü bile söylememiştim. Abim hemen dibimde ağzı açık uyuyordu.

"Biliyorum ama senin iyi olduğunu görmem lazımdı." Yekta iki koca adımda yanıma ulaşırken bir gözüm sürekli Baran'daydı. Eğer uyanırsa bu durum hakkında bir yalan uydurabileceğimden emin değildim.

"Öğlen geldiğinizde görmüştün. Buraya gelmen hiç iyi olmadı !" Bir an önce gitmesi için elimden ne geliyorsa yapmaya hazırken, o benim aksime oldukça rahat bir şekilde ayakucumda ki boşluğa oturdu.

"O zaman sadece uzaktan bakmıştım. Şimdi kendim kontrol etmeliyim." Ayakucumda duran, doktor ve hemşirelerin bir şeyler yazdığı dosyayı eline alıp incelerken gitmesi için içten içe yalvarmaya başladım.

Baran kesinlikle bizi öldürücekti.

Kendi kendine homurdanıp, elinde ki dosyayı incelerken soğuk terler akıttığımın farkında olmadığı için sinirle bacağına tekme attım.

"Oğlum sen ne rahat bir herifsin ya ! Baran uyuyor hemen yanımızda farkında mısın ? Git artık, git !" Ona savurduğum ayağı tutup bana bakarken, sinirden kıpkırmızı olduğuma emindim.

Buraya gelmekle cidden yüzyılın hatasını yapmıştı ! Aptal kere aptal herif ne olucak !

"Farkındayım ve..." Bileklerimin üzerinde duran elini yukarı çıkartıp dizlerime koydu ve oldukça tehlikeli bir yakınlıkta yüzünü yüzüme yaklaştırıp konuşmaya devam etti.

"Senin aksine ben deli gibi tepinip, bağırmıyorum." Fısıltıdan ibaret kelimelerinin her biri yüzüme ılık bir meltem gibi vururken tüm uzuvlarımın uyuştuğunu hissediyordum.

Organize İşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin