-17-

10.7K 467 37
                                    

Jordan'ı kucağıma alıp,Aytaç'ın beni çağırdığı Kuyu'ya giderken etraftaki ıssızlık beni her ne kadar korkutsa dahi minik köpeğimin varlığı biraz olsun rahatlamama sebep oluyordu.

Issız sokaklar,eskiden bu kadar korkutmazdı beni ama yaşadığım o lanet geceden sonra tüm cesaretimi yitirmiş gibi hissediyordum.

Kucağımda kıpırdanan köpeğimin tüylerini okşarken,adımlarımı sıklaştırdım ve Kuyu denilen mekana doğru hızla yol aldım.

Değişik tasarımlı,basık mekana girdiğimde tüm gözler bana dönerken Jordan'da benim gibi huzursuz olmuş olucak ki hırlamaya başladı.

"Sende ki bu cesaret beni öldürüyor Jordan." Köpeğime doğru fısıltıyla söylediğim cümleden sonra mekanda bakışlarımı gezdirip arka masaların birinde oturan Aytaç ve Burçin'i görür görmez onların yanına ilerledim.

"Arya,nihayet gelebildin !" Aytaç,heyecanla yerinden kalkıp bana sarılırken,kucağımda köpeğim olduğu için karşılık vermedim.

"Ananem biraz tuttu,kusura bakmayın." Onları basit bahaneyle geçiştirip,Burçin'in attığı bakışları görmezlikten geldim.

Bu kızı henüz pek anlamış değildim. Bana karşı garip bir güvensizliği vardı. Sürekli alay ediyordu ve küçümsüyordu ama aynı zamanda ifadesinde ki korkuyu da anlayabiliyordum. Benden garip bir şekilde çekiniyordu.

"Ee Aryacık,bir plan oluştu mu kafanda ?" Burçin uzun,siyaha boyadığı tırnaklarını masada tıkırdatırken derin bir nefes alıp arkama yaslandım.

Evet aklımda bir plan vardı. Daha doğrusu aklıma yatan ve bana ait olmayan bir plan vardı. Ona uymaya niyetliydim ama bunu onlara plan dahilinde farklı bir şekilde anlatmalıydım.

"Şu mühim yarış,ne zaman ?" Masada duran fıstıkları yemeye çalışan köpeğime engel olup,Aytaç'a bakarken suratında ki heyecanlı ifade beni gülümsetti.

"Haftaya salı günü,yarı final maçınızdan hemen sonra." Maçtan sonra olması daha çok işime gelirken,kaba taslak bir zaman çizelgesi oluşturdum kafamda.

Maça büyük ihtimalle okul gelicekti. Ee,Baran'da gelirdi. Çıkışta da beni eve bırakıp hemen işimiz var ayağına tüyüceklerdi. Böylelikle evde yalnız kalan benim için her şey daha kolay olucaktı.

"Güzel. Siz bana yarışın yapılacağı yerin adresini atın yeter. Gerisi bende." Sabahtan beri dışarda olduğum için artık evdekiler iyice merak etmesin diyerek masadan ayaklandım ve Aytaç'ın itiraz etmesine vakit bile tanımadan mekandan kendimi dışarı attım.

Geçen gün Vadi'ye gittiğimiz arka yolu kullanmak eve gitmek için daha kolay bir yol gibi gözükürken Jordan'ın tasmasını sıkıca tutarak adımlarımı o tarafa çevirdim.

Vadi'nin parlak tabelasını es geçip,kendimi barların sırayla dizilmiş sokağa atarken karşıdan gelen tanıdık yüzle gergince dudaklarımı dişledim.

Abimin arkadaşı Yekta,yanında biriyle bana doğru geliyordu ve eğer beni görürse tanıyacağı sonra da abime yetiştireceği kesindi.

Saklanacak bir yer aramaya çalışırken,iki yanımda bar olduğu için pek bir şansım yoktu. Üstelik henüz akşam değildi. Tek tük insanlar vardı ve tanınmamak imkansızdı.

"Arya ?" Duyduğum ses ile sıkkınca bir nefes verirken bana tereddütle bakan Yekta'ya döndüm.

Tanımaması imkansızdı ama belki tanımaz diye kendimi kandırıyordum işte.

"Merhaba ?" Tedirgin sesim ve zapt etmeye çalıştığım Jordan ile Yekta ve yanında ki çocuğa bakarken ona bir açıklama yapmak isteyeceğim son şeydi.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now