-8-

14.1K 524 77
                                    




"Arya !"

Şaşkın bakışlarımı boğazını tutan Nisa'dan çevirip, yola baktım. Abim adeta gürleyerek bana seslenmişti ve kendime gelmemi sağlamıştı.

Ben az önce ne yapmıştım ? Resmen kızı boğazlamıştım ! Bakışlarımı pişmanlıkla duvara yaslanmış Nisa'ya çevirirken bana attığı korkulu bakışlar canımı yakmıştı. Bu ben değildim ! Ben böyle acımasız bir kız değildim !

"Nisa ben...ben gerçekten..."

"Dokunma bana ! Bırak !" Nisa ona uzattığım kolumu ittirip koşarak giderken, arkasından yaşlı gözlerle baktım. Resmen anlık bir sinirle onu nefessiz bırakıyordum ! Canımı yakmış olması kabul edilebilir bir mazerette değildi ama kendimi tutamamıştım !

"Arya, iyi misin ?" Abimin sesiyle ona bakarken, hızlıca kollarımı beline doladım. İyi değildim ! Adeta bir canavara dönüşmüştüm !

"Abi...abi ben ne yaptım ?" Göz yaşlarımı daha fazla tutamazken, abim de kollarını bana sarıp saçlarımı okşadı.

"Tamam abicim, sakin ol. Bir şey yapmadın sen. Olur öyle arada insan çok sinirlenir, gözü hiçbir şeyi görmez. Yarın gider özür dilersin." Abimin beni sakinleştirmek için söylediği sözlere o kadar çok inanmak istiyordum ki !

"Olur di mi abi ? Hem yarın da gider özür dilerim. Affeder di mi ?" Büyük bir panikle abime bakarken, o da beni sakinleştirmek için daha da sıkı sarıldı.

"Affeder güzelim, affeder. Hadi gel arabaya gidelim. Seni eve bırakayım." Abim kolunu omzuma koyup, çantamı aldı ve birlikte arabaya geçtik.

Yarın Nisa'dan özür dileyecektim. Beni affetmeliydi çünkü ben gerçekten yanlışlıkla yapmıştım.Gözüm kararmıştı, kendimi kaybetmiştim. O ben değildim ve özür dilemeliydim ama Nisa'nın canımı yakması gözümü karartmıştı. Hayatım boyunca hiç böyle bir an yaşamamıştım. Abim ve Yiğit'le boğuşup, canımı yaktığım çok olmuştu ama kimseyle böyle kavga etmemiştim kimse bana bu şekilde öfkeyle vurmamış, canımı yakmamamıştı. Bu ilk kezdi ve ben de kendime sahip çıkamamıştım. Üstelik bir de bana yapılan iftiralar vardı. Oysa ben Fırat'la tanıştığımızdan beri bir kez bile ona o gözle bakmamıştım. Ben kimseye o gözle bakmazdım ki...

"Arya, sen geç eve abicim ben de gelicem yarım saate." Abimi hiç sorgulamayıp, kafamı salladım ve arabadan indim.

Ağır adımlarla basamakları çıkıp, kapının önüne geldiğimde ise ayağıma bir şeyin takılmasıyla bakışlarımı yere çevirmiştim.

Kapımın önünde süslenmiş orta büyüklükte bir sepet vardı ve sepetten kafasını çıkarmış yavru bir köpek ! Aman Allahım, dünyanın en güzel şeyine bakıyor olabilirdim şu an !

Tüylü, minik köpeği eğilip kucağıma alırken tasmasına takılı bir not görmem ile kaşlarımı çatarak aldım.

Tanışmamızın daha ilk haftasından seni üzdüğüm için özür hediyesi...Ona iyi bak Minik Jordan.

Notta ki yazıyı okumamla yüzümde kocaman bir gülümse oluşurken, yavru köpeği kaldırıp yüzüne baktım.

"Merhaba Minik Jordan ! Evet, artık senin adın Jordan !" Notu cebime atıp, köpek kucağımdayken kapıyı açtım ve sepetide içeri aldım. Abime nasıl bir yalan uydurucaktım bilmiyorum ama Jordan'ı hayatta bırakmazdım ama tabii ilk önce etmem gereken bir teşekkür vardı.

Jordan'la beraber salona geçip koltuğa oturdum ve onu da kucağıma alıp telefonumu çıkardım. İlk önce engellediğim her yerden engelli kaldırdıktan sonra derin bir nefes verdim. Öhh bee ! Çocuğu bi tek Allah katında engellemediğim kalmış yani !

Organize İşlerWhere stories live. Discover now