-30-

9.5K 415 49
                                    

"Sen gerçekten aptalın önde gidenisin biliyorsun değil mi ?" Karanlık sokakta kaldırıma oturmuş,nefes nefese duran Yekta'ya baktım.

Kaşı yarılmış,gözü açılmayacak derece de şişti. Üstelik ağzının içi kan doluydu. Kollarında ki ve bacaklarında ki hasarlardan bahsetmiyorum bile !

"Sen sanki çok zekisin !" Bu durumda bile bana laf çarpıtmaya çalışan ağzı yüzü bi tarafta dağılmış herife baktım.

Nasıl bu kadar hasar alıp da,galip olmuştu anlamıyordum. Dünyanın en garip olayına tanık olmuş gibi hissediyordum. Evet,evet Yekta resmen o Yakazaki Kamil'i dövmüştü.

Siz bir de karşı tarafı görün lafı ilk defa bu kadar gerçek olmuştu.

"Bekle burda Günalp'i bulayım. Seni hastaneye götürsün." Her ne kadar suratına bir yumrukta ben çakmak istesem de şu an yardıma muhtaç olduğuna kendimi inandırmıştım.

Çünkü ben lanet olası bir iyilik meleğiydim ya !

"İstemiyorum. Çağırma kimseyi."

Tek gözünü bile açamayan acınası herife baktım bir süre,neyine güveniyordu bu ? Gerçekten ama yani neyine güveniyordu ?

Şiş gözüne mi yoksa patlak kaşına mı ? Ah yoksa kan olmuş dişlerine mi ?

Artık sabrımın sonlarına geldiğimi hissederek,sinirle ayağımı yere vurdum ve bir çığılık attım.

"Baran'ı arıyorum o halde,hastaneye gitmen lazım aptal !" Büyük bir sinirle cebimden telefonu çıkardığım sırada duyduğum inleme sesiyle telaşla ona döndüm.

"Hey ! İyi misin ?" Endişeyle ona bakarken,tuttuğu başına baktım.

Ay neden başını tutuyordu bu ya ?!

"Arabam ilerde,oraya kadar gitmeme yardım et gerisine karışma."

Öküz oğlu öküz !

Sinirle bir şey demeden ayağa kalkamasına yardım ettim ve yürümesi için destek oldum. Bir elini belime koyarken,bende yavaşça ellerimi beline koyarak kendi çapımda bir değnek olmuştum.

Şu an her ne kadar ona yardım ediyor olsam da gereksiz bir vidan azabıyla dolmuştu içim. Ayşecik ile sarılamamız aklıma gelmişti. Bana güzel kokuyorsun dediği an...Sesinin tonunu pek seçememiştim ama kabul edilmesi gerek bir gerçek vardı ki bana sarıldığında çok iyi hissetmiştim.

Tabi sarıldığım herifin ne ismini biliyordum, ne de görüşünüşü. Üstüne üstlük bir de beni bırakıp gittiği gerçeği de vardı. Onu,şu an bu durumda düşünmek çok aptalcaydı. Vicdan yapmam çok aptalcaydı.

Zar zor yürüyen Yekta'ya tüm dikkatimi vererek,yürümesine yardımcı oldum. Arabasına doğru tek bir kelime etmeden gelince,siyah spor arabanın anahtarını çıkarmasını bekledim fakat o kadar kötü durumdaydı ki...

"Anahtarı bana ver." Yekta'dan anahtarı kapıp,onun ön koltuğa binmesini sağladım ve nihayet temasımız kesilince derin bir nefes aldım.

Tamam,vicdan kardeş beni rahat bırakabilirsin.

Yekta'yı hastaneye getirdikten sonra,acile gitmiştik ve ordaki doktora bunun arkadaşıyla olan basit bir kavgadan ibaret olduğuna inandırmaya çalışmıştım. Bu gibi durumlarda hastanenin genelde polise haber vermeleri gerekiyormuş fakat üstün yeteneklerimle buna engel olmuştum.

Kendi düzenlediğim dövüşü,kendim ihbar edemezdim.

Doktorun yönlendirdiği hemşire Yekta'nın kaşına dişi atarken,yanında ki stajyerin pek bir hevesli tavırları ben de gülme isteği çağrıştırdı.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now