-24-

9.8K 443 102
                                    

Attığı mesajları üçüncüye okurken, onunda dediği gibi ne yazıcağımı bilmiyordum ama iyi hissetmiştim. Başımı koparmak isteyeceğim kadar bir ağrı duyuyordum, deli gibi susamıştım ve midem yanıyordu ama tüm bu olumsuz etkilere rağmen attığı mesajları tam üç kere okumuş ve üçünde de gülümsemiştim.

Bende bunu yazmayı uygun gördüm.

Arya Çınar : Günaydın demek için çok geç bir saat biliyorum ama yine de günaydın

Arya Çınar : Tüm akşamdan kalmışlığıma rağmen yüzümde bir gülümseme oluşturdun

Arya Çınar : Ve bir de bilmek istersin diye söylüyorum

Arya Çınar : Manda yavrusu gibi uyuduğum için rüya görmedim

Mesajları gönderdikten sonra yataktan kalkıp banyoya yöneldim ve elimi yüzümü yıkayıp bazı içsel problemleri hallettim.

Evet, işedim. Anlamışsınızdır umarım.

Tuvalette ki işim biter bitmez yatağımın üzerine attığım telefonumu alıp şortumun cebine koydum ve odamdan çıkarak mutfağa ilerdim.

Dün geceye rağmen hatırladığım tek şey "ben bir bokum" şakısıydı. Bir de Baran'ın gelip beni alması kısmı. Sonrası yoktu ama tahmin edilmesi zor da değildi.

Evde ki sessizliğe bakılırsa kimsenin olmadığını anlayarak rahatça mutfağa yöneldim ve raftan büyük bir bardak alıp su doldurdum. Suyumu kana kana içtikten sonra derin bir nefes verip arkamı döndüm ve mutfak masasında elinde fincanla oturan adamı görmemle korkuyla çığlık attım.

"Sen kimsin be ?!" Mutfak tezgahında kendimi koruyabileceğim kesici, delici, pompalı bir şeyler ararken masamızda oturan adama bakmıyordum bile.

"Arya sakin ol ! Beni tanıyorsun." Duyduğum sesle kesici, delici, pompalı bir şey aramayı bırakıp ona döndüm ve tanıdık sima ile derin bir nefes verdim.

Abimin arkadaşı Yekta'ydı.

"Yekta ? Senin ne işin var burda ?" Merakla ona bakarken, o gayet rahat bir tavırla kahvesinden bir yudum alıp omuz silkti.

"Sana bebek bakıcılığı yapmaya geldim. Abin ben gelene kadar dışarı çıkmasın dedi." Yekta'nın söylediklerini anlayıp sonra da kavramam biraz zaman alırken kaşlarımı çattım.

Bir dakika abim ben evden çıkmamayayım diye başıma adam mı dikmişti ?

Ne sanıyordu lan bu kendini ? Pablo Escobar filan mı ?

"Şaka yapıyorsun değil mi ? Gülücez ve bitecek." Hala Baran'ın böyle bir saçmalık yapıp yapmadığını anlamaya çalışırken popomu tezgaha yasladım.

"Üzgünüm ama gerçek. Baran gelene kadar burdayız. İstersen fırında poğaça var, abin sana almıştı ama ben birazını yedim." Yekta oldukça rahat bir şekilde kahvesini içmeye devam ederken ben sinirden saçlarımı yolma raddesine gelmiştim.

Baran iyice kafayı yemişti. Delirmişti ve bence bir doktora gözükmesi gerekiyordu. Beni eve hapsetmekte neyin nesiydi ? Üstelik bunu yapmak için başıma adam dikiyordu öyle mi ?

Kesinlikle delirmişti !

Ağrıyan başım ve deli gibi acıkan karnım şu anlık bu saçmalığa tepki vermemi engellerken, sikmişim gururunu felsefesiyle fırından poğaçaları çıkardım ve bir tabağa koydum. Yanına birkaç kahvaltılık ekledikten sonra hepsini atarlı atarlı masaya yerleştirdim.

"Bu pasif agresif hallerin ne zaman son bulucak ?" Yekta'nın sesiyle ona dönerken, sinirle soludum.

Ne gıcık bir herifti bu !

Organize İşlerWhere stories live. Discover now