-13-

9.9K 464 21
                                    

Şimdi düşünün, arkadaşınızın hatta en yakın arkadaşınızın doğum günündesiniz. Yani en yakın arkadaş adayınızın demek daha doğru olur ama neyse siz sıfatlara değil duruma odaklanın.

İşte, neyse doğun günündesiniz ve çevrede toplamda tanıyıp, takılabileceğiniz doğum günü çocuğuda dahil dört kişi var.

Bu dört kişi de esrarengiz bir şekilde ortadan kayboluyor. Tabii bununla da yetinmiyor, doğum gününün olduğu barda abinizi görüyor gibi oluyorsunuz ama daha bitmedi. Daha sonra abinizi ararken birden ayağınız takılıyor ve sizi kuzeninizin düşman kesildiği çocuk kurtarıyor.

Ne yapardınız ?

Açıkçası sizin ne yapıcağınız beni pek etkilemiyor, kibarlık olsun diye sordum ama ben kesinlikle şu şekilde bağırmadım ;

ALLAH'INI SEVEN DEFANSA GELSİN YA !

Yani kabul bağırmak istedim ama bağırmadım. Kolumu yavaşça Aytaç'tan kurtardım ve bakışlarımı etrafta gezdirmeye devam ederken ona kısa bir selam verdim.

"Aa Aytaç ! Nasılsın ?" Kafamı yana eğip kalabalığa bakarken, Aytaç'la pek ilgilenmiyor gibi gözükebilirdim ama ne yapabilirim ki ? Yırtık dondan çıkar gibi çıkan oydu !

"İyiyim Arya. Senin ne işin var burda ?" Aytaç görüş alanıma girip meraklı gözlerle bakarken, oflamamak için kendimi tuttum ve ona baktım.

Pekala, hadi şu çocuğu başımızdan savalım.

"Işıl'ın doğum gününü kutluyorduk üst katta da...Ben birini görür gibi oldum." Düşünceli bir şekilde tekrar etrafıma bakarken, Aytaç'ın güldüğünü duydum.

Komik değildi.

"O zaman Işıl'a doğum gününü kutladığımı iletirsin. İyi eğlenceler Arya." Aytaç oldukça garip bir şekilde bana gülümseyip giderken onu düşünemeyecek kadar Baran'a odaklanmıştım.

İnsan kalabalığını geçip bara doğru ilerlerken derin bir nefes aldım. Eğer burdaysa onu kesinlikle öldürücektim.

Uzun bar tezgahının yanına gelince taburelerden birine kalçamı yasladım ve etrafta bakışlarımı gezdirdim. Birden tanıdık bir sima görüş alanıma girerken, bu yüzün Baran'ın benimle tanıştırdığı arkadaşlarından birine ait olduğunu anımsamıştım. Yekta değildi, onu artık tanıyordum.

Neydi bu çocuğun adı ?

Ali miydi ? Serkan da olabilirdi tabii. Aman neyse, o ikisinden biriydi ve onu görmek abiminde burda olduğunu anlamama yetmişti bile.

Çocuğun yanına gidip gitmemekte kararsız kalırken birden gözlerimiz buluştu ve herifin mimiklerini an be an yaşadım. İlk önce kaşlarını şaşkınlıkla havaya kalktı sonra birden sinirlendi mi artık ne olduysa kaşlarını çattı diğer evrede ise garip bir panik yaşadı. Telefonu çıkarttı, sonra düşürdü filan.

Komikti açıkçası.

Onun ne yaptığını izlerken, bir yandan da yanıma gelmesini bekledim. Büyük ihtimalle şu an Baran'ı aramaya çalışıyordu. Sonuçta aptal değildim.

Birden içimde ki şeytani taraf şaha kalktı ve Baran'ı sinirlendirmek hatta telaşlandırmak istedim çünkü o bana bunu hep yapıyordu.

Bardan ayrılıp bir anda kalabalığın içine karışırken yavaşça üst kata geri çıktım ve bıraktığım ceketimi aldım. Eve erken dönsem sorun olmazdı bence. Sonuçta yalnız bırakılan bendim.

Tekrar yavaş adımlarla aşağı inerken çalan yüksek sesli müzik ve kalabalık ortam kaybolmamı kolaylaştırdı ve çıkışa ulaştım.

Öyle tenha bir sokakta değildik. Her taraf benim çıktığım bar gibi mekanlarla çevriliydi bu yüzden renkli sokaktan yürüyüp taksi durağına geçtim ve bir tanesine bindim.

Organize İşlerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin