-11-

10.8K 491 47
                                    

Herkesin Arya'ya tavır aldığı haftaya hoş gel di niz !

Abimden tutun taaa Ayşecik'e kadar herkes bana ters davranıyordu.

Sebepleri ise genellikle ortaktı.

Yiğit ve Işıl, okulda Aytaç ile görüşmemden dolayı bana sürekli kızıyorlardı ama onlara bir türlü anlatamıyordum. O çocuk, iyi biriydi. Yani hiç değilse iyi olmak istiyordu ama Yiğit kötü biri olduğunu iddia edip duruyordu. Kanıtla dediğim de ise bönö gövön Öryö demekten öteye geçemiyordu. Işıl ise Aytaç'ı samimi bulmadığını söylemişti ve açıkçası bana tavır alarak beni hayal kırıklığına uğratmıştı. Sonuçta o da geçmişine sünger çekmek isteyen biriydi ve Aytaç'a olumlu yaklaşır diye düşünmüştüm.

Bu ikisi dışında bir de Baran vardı. Eve sürekli geç geldiği için ve sürekli kavga edip durduğu için ona kızgındım ama o aptal kendini haklı göstericek bir sebep hep buluyordu. Benimle hiçbir şeyini paylaşmıyordu. Okulu başladığı için zaten gündüzleri artık evde değildi, geceleri ise ben ne kadar hayatı düzene girer dediysem de o zıttını yaparak eve gelebilecek en geç saatte geliyordu. Ben de artık umursamamaya karar vermiştim yani umursamıyor gibi yapmaya. Onu yok sayıyordum ve bu Baran'ı daha da kızdırıyordu.

Ah ama merak etmeyin bana karşı kurulan bu koalisyonda sadece Yiğit, Işıl ve Baran yoktu. Bir de Ayşecik vardı.

Onunla Aytaç konusunda inatlaştığımdan beri sadece iki defa öyle iki üç cümle mesajlaşmıştık ve onunda dışında ne ben mesaj atıyordum, ne de o. Garip bir şekilde varlığına alıştım fakat inadım da kuvvetliydi. Mesaj atmayacaktım.

Eh, hal böyle olunca bana okulda Aytaç ile takılmaktan başka şans vermiyorlardı ki ! Hem o komik ve eğlenceli biriydi. Ders çalışmaya çalışıyordu ve konu eksiklerini ona ben anlatıyordum. Böylelikle benim içim de oldukça yararlı oluyor ve tekrar yapmış oluyordum.

Çevremde ki aptallar ne derse desinler ben Aytaç'a yardım ettiğim için mutlu hissediyordum. Okula yeni gelmesine rağmen gösterdiği azim ile öğretmenlerin gözüne girmişti ve artık hocalar ikimizle birlikte özel olarak ilgileniyorlardı.

"Arya, şu soruya bakar mısın ? Türevini alıyorum ama yanlış çıkıyor." Aytaç'ın uzattığı kitapla kafamı kimya kitabından kaldırdım ve onun sorusuna baktım.

Okul öğle arasındaydı ve biz kütüphane de test çözüyorduk. Aşırı sosyal okulumuz maalesef burayı kullanmakta o kadar aktif olmadığından, en köşe de cilveleşen çift dışında sadece biz vardık.

Kitabı kendi önüme alıp soruyu çözerken, doğru şıkka ulaşmam ile yerimden kalkıp soruyu anlatmak adına Aytaç'ın yanına geçtim.

"Bak şimdi üçü buraya alıcaksın...Iımm...ve bilinmeyenler burda kalıcak." Soruyu göstererek anlatıp, Aytaç'a anlaması için zaman tanırken birden kütüphanenin kapısı seslice açıldı ve adeta burnundan soluyan bir Yiğit'le karşılaştım.

"Arya ! Buraya gel, hemen !" Yiğit'in kükreyen sesiyle korkuyla yerimden zıpladım. Onu hiç böyle görememiştim. Yani, gerçekten sinirli olduğu zamanlara tanık olmuştum fakat bu başka bir şeydi. Bu sefer ki delirmeye ramak kalmış bir Yiğit'ti.

Onu daha fazla kızdırmamak adına hızlıca kitabımı alıp, onun yanına geçtim. Aytaç ise gayet rahat bir tavırla kalemini parmaklarının arasında döndürüyordu.

"Pekala Yiğit, az önce matematikten bir net daha yapmamı sağlayacak soruyu dinlememe engel oldun. Bunun hakkını nasıl ödeyeceksin ?" Aytaç garip bir tavırla oturduğu sandalyede geriye doğru sallanırken, kuzenim sesli bir nefes verdi.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now