-61-

9.3K 367 42
                                    

"Işıl daha makul seçenekler sunar mısın lütfen ?" Sesim artık ister istemez yüksek çıkarken, Işıl'ın beni getirdiği İstanbul'un lüks bir butiğindeki ekstra elit çalışanlar ayıplarcasına bana baktı.

Valla şekerim zerre umurumda değilsiniz. Yaklaşık üç saattir deliler gibi gezen benim. Işıl'ın beni öldürtme konusunda oldukça başarılı elbise tercihlerine katlanan da benim. Bir zahmet sesim artık yükselsin yani ama !

"Ay Arya ! Hiçbir şeyi beğenmiyorsun ki sen ! Hayır yani ne giymeyi planlıyorsun, o saçma basketbol şortlarını filan mı ?" Işıl az önce bana gösterdiği üç karışlık kırmızı saten kumaşı kendi üzerine tutarken, görmeyeceğini bilsem de omuz silktim.

"Yekta rahat olabileceğimi söyledi."

Açıkçası Özçelik'lerin kuzenlerinin doğum günü partisi beni zerre ilgilendirmiyordu fakat bir kere özel olarak çağrılmıştım işte ! Kurtuluşum yoktu. Bu yüzden basketbol şortu olmasa da basit bir kot-tişört ikilisi işimi görür diye düşünüyordum.

Ta kiii...Işıl'ın bu manyaklığına kadar.

Anasını satayım sanki kuzeni İsviçre kraliyet ailesi mensubu Prenses III. Halime !

"Arrrgggh ! Sen insanı çıldırtırsın Arya. Abim duygusal olarak rahat olmandan bahsetti herhalde, kıyafet olarak değil. Hem bu parti nerede sen biliyor musun ? Özel yatta !"

Işıl'ın gözlerini belerte belerte söylediği şey ile tükürüğüm boğazıma kaçtı ve öksürmeye başladım.

Lan galiba cidden III. Halime'nin doğum gününe gidiyorduk !

"Yuh ! Işıl şaka mı yapıyorsun ?" Bir insanın doğum için özel yatı tercih etmesi bana fazla abartı...ah kimi kandırıyorum MANYAK ABARTI gelirken, Sarışın gayet ciddi bir ifade ile kafasını sallayıp elinde ki iki parça kıyafeti bana uzattı.

"Ne şaka yapıcam kızım ! Melek'in babası büyükelçilikte henüz tam öğrenemediğim bir konumda çalışıyor. Acaaayip zenginler ! Teyzem varya teyzem, Chanel'in butiğini açtı resmen giyinme odasına. Sen de anca rohot olmok ostoyorom de !"

Işıl bana ters ters bakıp aynı zamanda da kabinlere ittirirken, ben acaba Yekta'yı boşverip bu Melek denen kıza mı yürüsem diye düşünmekle meşguldüm zira bende büyükelçilikten sonrası kopmuştu.

"Bak bu ikisini katalogda bir mankene giydirmişler, bir dene eminim sende daha güzel durur." Işıl beni oldukça büyük kabinlerden birine kaşla göz arasında ittirdikten sonra kalın kırmızı perdeyi de öterek dışarıda beklemeye koyuldu.

Henüz elime tutuşturduğu iki parça kıyafete bakma fırsatım olurken, üst olarak verdiği şeyi (bakın dikkat çekiyorum "şeyi") giymek adına büyük bir çaba sarfettim.

Siyah uzun kollu üst, göbeğimi açıkta bırakırken aynı zamanda da oldukça geniş bir sırt dekoltesi veriyordu. Altına giydiğim etek ise, etek değildi. Baya böyle artan kumaş ziyan olmasın diye yaptıkları bir şeydi. Sağ ve sol kısımlarında ki küçük yırtmaçlar ipler ile bağlanmıştı ve beni iyice ofsayt bir duruma sokuyordu.

Ah, farkında mısınız ofsaytı cümle içinde kullandım ? Vay be !

"Arya çık da nasıl olduğuna bakayım ?" Işıl'ın bağırışı ile son kez ayna da kendime bakarken aslında eteğin baya güzel olduğunu fark ettim ama biraz fazla kısaydı.

Normal de öyle çok kısa, uzun filan takmazdım ama bu cidden kısaydı. Belki üzerine daha normal bir şey giyersem, etek o kadar gözüme çarpmayabilirdi fakat üstümde abartı olunca rahatsız olmuştum.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now