-39-

10.2K 447 57
                                    

Eğer zamanı geri sarıp, her şeyin başladığı ana gidersek sanırım karşılacağımız manzara Aytaç ve benim Vadi'ye gizlice girdiğimiz ilk sefer olurdu.

Tüm bu zırvalıkları inandırmak için beni Vadi'ye getirmesiyle ve birlikte gizlice aşağıda olup bitenleri izlerken, çok da kısa sayılmayacak bir süre sonra aslında izleme işini pek de gizli yapmadığımızı fark etmiştim.

O gün Vadi'den çıkarken kararım kesindi. İntikam için Aytaç'ın yanında yer alacaktım fakat bunun geçici bir durum olduğunun da farkındaydım. Daha ilk karşılaştığım zorlukta Baran'ın yanında soluğu almış olucaktım ama fikrimi değiştiren, kalmamı sağlayan bazı şeyler oldu.

Diğerleri'ne katılmayı kafaya koyduğumun ikinci günü bir telefon aldım. Tanımadığım bir ses isminin Murat olduğunu söylüyor ve benimle konuşmak istiyordu. Açıkçası beni her arayıp, buluşma talebinde bulunanlara olumlu bir yanıt verdiğim söylemezdi ama lanet olsun ki adam çok ikna ediciydi.

Murat Şakayık ile onun belirlediği bir kafede gizlice buluştuktan sonra günlerdir içinde bulunduğum oyun başlamıştı.

Murat Abi, bana güvenmek üzere olduğum insanların gerçek yüzünü göstermişti.

Aytaç ve birkaç arkadaşları sırf birkaç kuruş para uğruna insan hayatını hiçe sayarak, gencecik bedenleri zehirliyor ve onların ruhlarını çökertiyorlardı. Vadi'nin Çocukları ile anlaşmazlıkları bu yüzdendi ama bir türlü pis işler yürüttüklerini kanıtlayamadıkları için Diğerleri'nin içinde bulunan masum insanlar bunu anlamıyorlardı. Onlar için bu sadece basit bir fikir aykırılığıydı. Oysa ki dönen dolaplar, yapılan şerefsizlik çok fazlaydı...Göz ardı edilemeyecek kadar fazla.

Vadi'nin Çocukları bu pisliği temizlemek için iki yıldır uğraşıyorlarmış fakat bir türlü kanıt sayılacak bir delil elde edememişler.

Pisliği gün yüzüne çıkarmak için biraz kirlenmenin şart olduğu kesindi ama içeriye adam sokmak öyle kolay olmayacaktı. Murat Abi bunun farkındaydı. Eli kolu bağlı, gençlerin bu lanet maddeye ruhlarını satmalarını çaresizce izlerken beni bulmuştu ya da ben ortaya çıkmıştım.

Tüm planı bana anlattığında açıkçası biraz korkmuştum fakat kim korkmazdı ki ? Böyle bir işin içine girmek cesaret isterdi ama Murat Abi her daim yanımda olucağını söyleyerek güvenimi kazanmıştı. Üstelik bana harika bir intikam ve kendimi kanıtlama fırsatı da tanımış olucaktı.

Baran artık benim de seçme hakkım olduğunu kabul edecekti. Bazı tehlikelerin üstesinden gelebileceğimi görücekti.

Kendimi belki de ilk kez bu kadar işe yarar hissetmiştim. Zor günler geçirmiştim elbette ama buna değeceğini hep biliyordum. Değmişti de...

Şimdi burada, elimde iki yıldır peşinde oldukları kanıtı tutup onlara tüm hikayeyi anlattığımda yüzümde oldukça kendimden emin bir gülümse oluşabiliyordu. Onların yüzüne, benim için oldukça uzun zaman sonra ilk defa tam anlamıyla bakabiliyordum.

"Arya, ben...Kendini böyle bir tehlikenin içine...Yani nasıl ?" Baran, saçlarını çekiştirip bir türlü cümle kuramazken yanımda duran Murat Abi'ye bakıp gülümsedim.

Omuzlarımda taşıdığım o ağır yük yok olmuştu. Kuş kadar hafiftim ve sıra işin eğlenceli kısmı kalmıştı. Bana kötü davrandıkları için onlara çektireceğim vicdan azabıyla, kölem olacaklardı.

Buraya kötü kadın kahkahası alabilir miyim ?

"Fıstık, ben çok özür dilerim." Yiğit'in pişman sesi ve bir anda beni boğarcasına sarılan kollarıyla gülümseyip ben de ona sarıldım.

Organize İşlerWhere stories live. Discover now