"Düzgün Dur."

275K 10.9K 194
                                    

Artık tatili tamamen unutmuş, Tolga'nın probleminin ne olduğunu düşünmeye koyulmuştum.
Ölümcül bir hastalığı mı vardı?
Babası mı iflas etmişti?
Çocuğunun olmayacağını falan mı öğrenmişti?
Salak salak senaryolar kurup duruyordum. "Ben Helin Karalar'ım. Öğrenir, çözerim. Sevgilimi uykusundan eden şey her neyse, yok edeceğim." diye mırıldanıp aynadaki yansımama tehlikeli bir bakış fırlattım. Şu halimi görse ne gülerdi ama. Görmesin. Aman. Yıllarca düşmez artık dilinden.
Sabah beraber kahvaltıya indik, kahvaltının ardından kahvelerimizi içtik.
Bu sırada lobiden okuldan bildiğim birkaç kız geçti, belli ki havuza veya denize gidiyorlardı, bikinilerinin boyun bağlarını görmüştüm.
Tolga'ya sorsam mı acaba? Diye düşündüm. Ne var ki, havuza gireceğim, normal bir şey. Telefonuyla uğraşan Tolga'yı incelemeye başladım..
Siyah kotu, beyaz v yaka tişörtü, her zamanki gibi yapılı saçları, bileğindeki saati, elindeki telefonu tutuşu, sakalları.. Bu adamın duruşu bile bir farklıydı.
"Sana öyle baksam sapık muamelesi yaparsın."
"Hıa?"
"Bana diyorum, niye öyle acayip bakıyorsun?"
"Yok bir şey." Tüm hevesimi kaçırmıştı pislik. Hem ona soracak değilim ya, alır havlumu giderim.
Ayaklandım, "Ben odama çıkıyorum." Dedim.
Tek kaşını kaldırdı, Neden? Manasında bir bakış attı.
"Havuza gideceğim."
Kahkahayı patlattı. Sonra bir anda ciddileşti.
"Evindekine gir."
"Ona hep giriyorum zaten, arkadaşlarımla yüzmek istiyorum."
"Arkadaşın?"
Düşündüm. Benim arkadaşım var mıydı ki? Aha! Buldum!!
"Batu var!"
"Bir aramamla 'arkadaşlığınızı' bozmamı istemiyorsan, otur oturduğun yere."
Tabiki oturdum. Ama yeter ya! Herif tatili burnundan getiriyordu insanın.
Tam dönüp bağırıp çağıracaktım ki, telefonu çaldı.
Sıkkın bir şekilde telefonu açtı;
"Efendim Ahmet?"
"............."
"Tahmin etmiştim, araştır bakalım."
Telefonu kapattı.
Ben ise yüzünü incelemeye koyulmuştum. Bu adamın yüzünün sarı rengine, gözünün altındaki morluklara, iştahsızlığına, keyifsizliğine neden olan şey neydi? Konuştuğu adam kimdi? En önemlisi, sevdiğim adam bu haldeyken ben basit bir havuz meselesi yüzünden kavga mı çıkaracaktım?
Yapamazdım. Onu keyiflendirmeye çalışacaktım, uyumasını, yemek yemesini sağlamalıydım. O bunları yapmayacaksa, ben de yapmayacaktım.
İşe o yakışıklı adamın gamzelerini ortaya çıkarmakla başlayacaktım.
En şirin suratımı takındım;
"Tolga?"
Gözlerini telefonundan ayırıp bana döndü;
"Efendim?"
"Otelde çok sıkıldım, dışarı çıkamaz mıyız?"
Telefonunu kitleyip cebine attı, sonunda dikkatini çekmiştim!
"Nereye gidelim?"
"Bilmem, ne yapsak?"
Sinema? Go Kart? Lunapark? Bungee-Jumping? Pauahahah! Helin uçtu! :D
Sessizliği Tolga bozdu;
"Çıkınca karar veririz, gel hazırlanalım."
Üst kata çıktık, benim odama geldi.
"Odana gitsene."
"Seçtiğin kıyafetleri göreyim öyle."
Gözlerimi devirip dolabımın başına geçtim, o da telefonuyla uğraşıyordu.
Sonunda bir pislik geldi aklıma :))) sevgili değil miyiz biz? Takım giyinelimm! Evet, normal zamanda bunu malca buluyorum, evet iğrenç bir şey, ama burada bizi kimse tanımıyor? ;)
Elime koyu renk dar kotumu aldım, üstüne de beyaz, v yaka bir penye aldım .. Altına mavili pembeli nike airmax lerimi giyecektim, onları da çıkardım. Çanta olarak yanımda sadece lv ve michael kors siyah çantam vardı, siyah daha çok uyar diye düşündüm, onu takacaktım.Allahım böyle giysiler giydiğime inanamıyorum! Hiç benlik değil!
Giyeceklerimi yatağın üstüne attım,
"Bak! Bunları giyeceğim."
Yatağa yaklaştı, tek tek inceledi. Gülümsedi. Büyük ihtimalle takım olmak için yaptığımı anlamıştı. Neyse ne! Gülümsedi ya :)
"Tamam." Dedi. Ben de arkasını döndürüp itekleyerek odadan gönderdim.
Pantolonumu ve tişörtümü geçirdim, ikisi de vücudumu tam sarıyordu.
Sonra ayakkabılarımı giydim, bağcıklarını bağladım, aynamın karşısına geçip saçlarımı güzelce taradım, bir tutamını sağ omzuma aldım. Hacimli saçlarım, "Arkandayız Helin! Gülümset şu adamı!"Dercesine kolayca şekil aldı. Siyah gucci güneş gözlüğümü saçlarıma tac niyetine taktım. Boynumda Pelin'in aldığı kolye vardı, üstüne bir de yine altın rengi ince zincirli, "Helin" yazan kolyemi taktım. Bileğime de beyaz kemik kayışlı Gc saatimi taktım. Makyajı abartıp herifi dellendirmeyeyim, diye düşünüp, zaten uzun olan kirpiklerime azıcık rimel sürdüm, yüzüme pudra sürdüm, dudaklarıma da nude tonlarda bir ruj sürdüm. Makyaj eşyalarımı da çantama attım. Tam o sırada masanın üstündeki telefonu fark ettim. Ama benimkisi çantamdaydı? O zaman? Bu? Tolga'nınki miydi?
Tamam, çok ayıp biliyorum, ck ck yapıcanız biliyorum, ama sonuçta şuan benim sevgilim normal değil. O yüzden belki bir şey öğrenirim diye telefonu açmaya karar verdim.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now