"Söz sözdür."

199K 6.6K 232
                                    


"Tolga, adalara gitmek zorunda değiliz, rezervasyonu iptal ettir istersen."
"Ben Pelin'e söz verdim, hazırlanın, yarın gidiyoruz."
"Ama söz verdiğin sırada düğün yoktu ki planlarımızın içinde.."
"Söz sözdür." Dedi.
"Zaten balayına gideceğiz, gerek yok ki.." Diye mırıldandım, son bir denemeyle.
"Balayı ne alaka? Oraya ailece mi gidiyoruz sanki." Dedi ters bir sesle, devam etti.
"Hem zaten bir hafta ertelettim rezervasyonu, bir de iptal mi ettireyim? Sinirimi bozma hazırlan, ben babanla konuştum."
Bana diyecek bir şey bırakmamıştı ki.
Hem belki, düğün hazırlıklarıyla bedenlerimize çöken yorgunluk biraz olsun kalkardı üstümüzden.
Telefonu kapatınca Pelin'in odasına gittim.
Valizini hazırlıyordu.
Ağzım şaşkınlıkla "O" şeklini alınca kıkırdadı.
"Resmen Tolga'yla bir olup beni kandırıyorsunuz.." Diye sızlandım.
"Hadi ama abla, düğün öncesi şahane olacak."
Aynı anda kendi giysi odasından kıyafetleri getirip yatağın üstüne fırlatıyordu.
"Bunların hepsini mi götürüyorsun?" Dedim işaret parmağımla yatağı göstererek.
"Herhalde."
"Ablacım 5 gün kalacağız sadece."
"Tamam işte, günde 3 kombinden, 15 kombin. 5 çeşit pijama, birkaç çeşit mayo bikini falan.."
"Kafayı sıyırmışsın.." Diye mırıldanıp odadan çıktım, annemin odasına geçtim.
Gördüğüm manzara karşısında şok geçirdim.
Annem kollarını göğsünde bağlamış, karşısında iki valiz, hizmetçilerden biri bir valizin, diğer bir başka valizin üstünde, iki hizmetçi de fermuarları kapatmaya çalışıyor..
"Sen de mi?!" Diye sızlandım.
"Ne ben de mi? Ailece tatile çıkmayalı ne kadar oldu biliyor musun? Şahane olacak Helin!!"
Ben şaşkınlıkla hizmetçileri izlerken annem bana döndü;
"Seninkiler hazır mı?"
"Benimkiler?"
"Valizlerin."
"Daha hazırlamadım."
Annem bir çığlık kopardı, kolumdan tutup odama götürdü beni. Koridordan geçerken Mualla Dadı'ya seslenmeyi unutmamıştı.

Ve canlarım, bir gerçekle daha karşılaştım;
Stresli bir Asude Karalar, kızının giyinme odasının 2/3 ünü, 3 valize sığdırabilir. Yani nasıl oldu bilmiyorum ama oldu. Valizler resmen üstlerine oturularak kapatıldı.
Tamam, ben de heyecanlıydım ama bir valizle -tamam dürüst olacağım, iki valizle - hallolabilirdi bu giysi problemi.
Bir kere 9 çift bikini aldı yanıma, bilmiyor ki birini bile giyemeyeceğim..

--------------

Sabah kalkıp ilk iş duşumu aldım, vücut losyonları, kremler, parfümler.. Tamamen cildimi şımartma seansı yaptım.
Ardından giyinme odama geçip, yeşil, piliseli, boydan bir elbise giydim. Tek omuzdu, ve kabul; şahane duruyordu.
Ayağıma taba rengi hasır, dolgu topuklarımı giydim. Omzuma Taba Kors'umu taktım. Yolculuklarda en rahat olan çantalardan biriydi bu.
İçine gerekli malzemeleri dünden koymuştum zaten.
Saçlarımı salık bıraktım, ince bir eyeliner, rimel ve pembe bir rujla makyajımı tamamladım.
Diyeceksiniz ki, Helin? Bu rahatlık nereden geliyor? Tolga o saçları salık görünce delirmeyecek mi?
Hayır efendim, delirmeyecek. Çünkü, Büyükada'ya, babamın yatıyla gideceğiz. Tüm günümüz onlarla geçeceğine göre, kıskançlık yapabileceği bir durum yok.
Telefonumu çantamdan çıkarıp elime aldım, krem Prada gözlüklerimi de alıp odamdan çıktım, aşağıya indim. Sadık Abi valizleri çoktan arabaya yerleştirmişti.
Tolga'nın arabasını da görünce, kapıya çıktık. Annem, şifonlu siyah bir elbise giymişti. Pelin ise kırmızı bir şort ve şu göbekten bağlanan kareli, tiksinç gömleklerden. Başında hasır bir şapka vardı. Yanından geçerken başından alıp kendi başıma taktım.
"Ya Abla! Ne yapıyorsun!"
"Bana daha çok yakıştı." Deyip omuz silkerek yanından geçtim, arabasından inen Tolga'nın yanına gidip sarıldım.
Kollarımı ondan ayırmadan önce kulağına;
"İnatçının önde gideni olduğunu söylemiş miydim?" diye fısıldadım. Geri çekildiğimde yüzünde büyük bir gülümseme vardı.
Dikkatli bakınca üstüne beyaz bir pantolon ve lacivert bir gömlek giymişti. Koluna beyaz bir saat takmıştı. Söylememe gerek yok sanırım, yine mükemmel görünüyordu.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now