Özel Bölüm: "Öpersin geçer.."

184K 5.4K 438
                                    

Çok geciktirdim biliyorum, ama sonunda özel bölümü tamamladım, paylaşıyorum. Bölüm sonunda birkaç duyuru var, okursanız sevinirim canlarım..
Keyifli okumalar.. ❤️

Üstüme geçirdiğim krem/kırık beyaz kolsuz trenchcoat görünümündeki elbisemin belindeki kemere şık bir düğüm atıp, ahşap kalın topuklu acı kahve deri ayakkabılarıma uzandım.
Bu sırada giyinme odasının üst katından bir kapı sesi duydum, yukarıya seslendim;
"Çocuklar uyandı mı sevgilim?"
Tolga cevap verdi;
"Selin uyuyor, Ahmet ve Cengiz uyanık."
"Peki.." Diye mırıldanıp makyaj aynamın karşısına geçtim, sade bir makyaj yapıp her zamanki gibi saçlarımın yanlarından birer tutam alıp arkada sade bir tokayla tutturdum.
Bileğime ince deri kahve kayışlı saatimi takarken Tolga seslendi;
"Helin? Özel bir gün olmadığına emin misin? Rezil olmayalım?"
Pelin'in yaptığı bir kahvaltı planına hazırlanıyorduk ve tüm aile orada olacaktı. Kimse bu plana anlam verememişti ama, beraber kahvaltı yapma fikri hoşumuza gittiği için çok üstünde durmamıştık.
Tolga'nın sorusunu yanıtladım;
"Hayır hayatım, kimsenin doğum günü, evlilik yıldönümü vs değil. Pelin eğlence arıyor bence yine."
"İyi bakalım, öyle olsun.."

-------
Omzuma Lv postacımı atıp elimdeki kolyeyle Tolga'nın katına çıktım.
Camel renk kanvas bir pantolon ve beyaz bir Lacoste tişört giymişti.
Odasının ortasındaki yuvarlak pufa sırt üstü uzanmış, gözlerini kapamıştı. Mahmur hali hala üzerindeydi, çok sevimliydi. Geldiğimi hissedince konuştu;
"Akşam yemeğine çağırsa ölürdü dimi cadı kardeşin?"
Kıkırdadım, kenara oturup yüzünü iki elimin içine alıp yapmacık bir ifadeyle konuştum;
"Ay benim kocamın çok mu uykusu varmıış?"
Gözlerini açtı, doğrulurken alnıma bir öpücük bıraktı.
"Eve dönünce uyurum." Deyip elini uzattı, elimdeki kolyeyi verdim, sırtımı döndüm, saçlarımı omzuma aldım.
Kolyeyi oldukça yavaş hareket ederek boynuma takıp, enseme bir öpücük bıraktı.
Ayağa kalktım, ters bir bakış atıp sırıttım.

----------

"Ben çocukları giydireyim.."
"O Selin cadısına mini etek giydirirsen vururum seni!" Dedi koluna saatini takmayı bırakıp işaret parmağını üzerime sallarken.
Göz devirdim,
"Duyan da adamın 18'inde genç kızı var sanar!" Deyip cevabını beklemeden çıktım odadan.

--------

Koyu renk kot şortunun üstüne dantelli krem bluzunu giydirtmeye çalıştığım cadı kızım benimle muhabbet etme derdindeydi.
"Anne?" Dedi cilveli cilveli. Sağ kolunu bluzdan geçirip konuştum;
"Söyle prenses."
"Kaffaldıya mı kitiyos?"
"Evet birtanem."
Sol kolunu da geçirip bluzu düzelttim, aynasının önüne dizlerimin üstüne oturup Selin'i önüme oturttum, saçlarını örmeye başladım.
"Neden sordun Selin?" Dedim merakla, konuştu;
"Şoşiş yey miyim diye." Bir kahkaha attım,
"Bir tane yiyebilirsin. Onlar zararlı şeyler."
Göz devirdi.
"Heyşey zayaylı zaten. Baba diyoy ki yuj şüyeyşem dudaklayım kopaymış."
"Bence o ruj sürersen dudaklarının kopacağını söylerken, kendisi koparacağından bahsediyor."
Bir göz devirmesi daha.
"Biy yandan baba biy yandan Cengiş ve Aymed! Of! Biz iki kız cok yoyuyuyos!"
Bir kahkaha attım,
"Evet bu erkekler ikimizi çok yoruyor."
Saçlarını örmeyi bitirince gülümsedim, poposuna hafifçe vurdum,
"Hadi aşağıya inip abilere de ki, son geleni anne elleriyle giydirecek!"
Selin kahkahalar eşliğinde aşağıya inip abilerine kafa tutarken arkasından bakıp gülümsedim.

--------

"Baba! Mücük aç!"
Tolga cevap verdi;
"Neyi açayım babacım?"
"Imm.. Şeyi aç! Öp öp öp öp duuyaaamaaadııım!"
Ahmet bir kahkaha attı;
"Duyamadım değiy o! Doyamadım!"
Selin dudak bükerken Tolga güneş gözlüklerinin üstünden dikiz aynasına baktı, konuştu;
"O şarkı çok edepsiz! Kim öğretiyor sana bu şarkıları?!"
Selin kollarını göğsünde bağladı, çenesini dikleştirip konuştu;
"Anne öyetti!"
Tolga bana -Öp'ü göreceksin sen- bakışı atarken ben arkaya döndüm,
"Annem bugün şarkıları sen söyle bence!" Dedim Selin'e.
Cengiz isyan etti;
"Anne yaaa! Hayıır!"
Ahmet Selin'e ters bakışlar atarken kaşlarımı çatıp işaret parmağımı onlara yönelterek konuştum;
"Bana bakın gönlümün efendileri, orada kız kardeşinize bulaşmak, oyunlarda hep onu ebe yapmak, saçını çekmek yok."
Ahmet konuştu;
"O zaman oyunun ne anyamı vay ki?!"
Selin konuştu;
"Cücük demek de yook!"
Oğlanlara döndüm,
"Küçük de demeyin prensesime!" Sonra Selin'e döndüm,
"Sen de abilerine uyum sağlayacaksın ve mızmızlık yapmayacaksın parmak prenses."
"Ben paamak piyemses deyiyim!"
Hepimiz Selin'in tribine gülerken, o kollarını göğsünde bağlamış dudaklarını bükmüş kendince atarlanıyordu..

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now