"Çünkü seni.."

195K 5.7K 393
                                    

Medyada Vural ve Tolga.

Annem bacak bacak üstüne atmış, kollarını göğsünde birleştirmiş, yerdeki ayağındaki ayakkabısının topuğunu ritmik olarak parkeye vuruyor, Tolga'ya öldürücü bakışlar atıyordu.
Babam ise, anneme dönmüş, ters bakışlar atıyordu.
Tolga, yanıma oturmuş, etrafa temkinli bakışlar atıyordu.
Pelin, bana bakıp gözleriyle annemi ve babamı gösteriyor, sırıtıyordu.
Bense ona kaş göz yapıyor, yapmamasını söylemeye çalışıyordum.
Dadı içeri Cengiz Han'la girdi, onu görünce ayağa kalktım;
"Hiiii! Kuzumu çok özlemişim ki beeeen.."
Cengiz'i kucağıma aldığımda beyefendi bana bakmak yerine dedesine gülücükler saçıyordu. Göz devirip dadıya sarıldım, tekrar Tolga'nın yanındaki yerime geçtim, babam konuştu;
"Oğlumu ver bana."
Sırıttım, Hürrem'i taklit edercesine;
"Sülüman bana olumu vir!" Deyince Pelin kahkahayı patlattı, babam sırıttı. Annem hala ters ters bakıyordu Tolga'ya.
Babama döndüm, Tolga'yı ve Cengiz'i gösterdim,
"Hangi oğlunu istersin baba?"
"Büyük olanı kucağıma alamayacağıma göre Helin.." Dedi, bir kahkaha daha attık Pelin'le, yerimden kalkıp Cengiz Han'ı dedesine verdim. Dünden razıydı zaten velet. Dedeye yaklaştığı an kollarını ona doğru uzatmıştı.
Tekrar yerime oturduğumda annemin Tolga'ya kötü bakışlarını görünce iyice sokuldum kocama, anneme de kaş göz yapmaya başladım. Lakin bu evde beni muhattabı olarak gören tek insancık Pelin'di şuan. Olsundu, o da iyiydi.

-------------

Annemin göz devirmeleriyle -sonradan dayanamayıp ateşkes yaptı Tolga'yla- , Pelin'in espirileri ve babamın Cengiz'le ettiği muhabbetlere attığımız kahkahalarla geçen güzel bir akşamın sonunda eve geldik, Tolga puseti taşırken ben anahtarımı çıkardım, eve girdik.
"Sevgilim Cengiz Han'ı biraz oyalasan, ben bir duş alsam?"
Bu sırada Tolga kanepeye oturmuş, Cengiz'i havaya kaldırmış, çocuğu kendini uçak sanmasına sebep olacak şekilde havada dans ettiriyordu resmen.
Başıyla gitmemi işaret etti, yukarıya çıktım.

Duştan çıkınca üstüme bordo, altı şort, üstü askılı, dantelli, saten bir pijama takımı giydim. Saçlarımı tepeden topladım, evladımın ağzına gözüne girmesin diye, salona indim.
Şahane. Tolga koltukta bağdaş kurmuş, Cengiz'i bağdaş kurunca bacakları arasında oluşan boşluğa oturtmuş, çocuğun ağzına emziği tıkmış, kollarını onun etrafından geçirmiş, xbox oynuyordu.
Gülsem mi ağlasam mı bilemedim bir an. Geldiğimi fark bile etmemişti. Yavaşça üst kata çıkıp telefonumu aldım, tekrar salona inip birkaç fotoğraflarını çektim.
Sonra da kanepeye arkadan yaklaşıp kollarımı Tolga'nın boynuna doladım.
"Bu çocuğu sana xbox arkadaşı olsun diye mi yaptım ben?"
Sırıtarak başını havaya kaldırdı, dudaklarıma bir öpücük bıraktı, konuştu;
"Kızımızı sana alışveriş arkadaşı olsun diye yaparız, ödeşmiş oluruz."
Bir kahkaha attım,
"Kız olacağını nereden biliyorsun?"
"Bilmiyorum. Olana kadar yaparız."
"Sen futbol takımı kurma konusunda ciddisin sanırım.." Diye mırıldandım.
"Kalecimiz sağlamsa, neden olmasın?" Deyip göz kırptı.
Gözlerimi dehşetle açıp omzuna bir çimdik attım. Tolga kahkahalar atarken Cengiz babasının kucağında ona doğru dönmüş, ikimize şapşal şapşal bakışlar atıyordu.
"Oğlum bu baba iyice zıvanadan çıktı! Nooldu babaya? Manyadı baba! Şapşirik baba!" Cengiz bana gülücükler saçarken babamız ters bir bakış attı, göz devirip aldım Cengiz'i kucağından, konuştum,
"Babası, biz yatmaya gidiyoruz. Yeni nevresimler serdim senin için.. Misafir odasına." Dedim, şaşkın suratına bakıp sırıttım, uzaktan bir öpücük attım.
Ben merdivenden çıkarken o arkamdan bağırıyordu;
"Misafir odasına niye gidiyorum ya?! Ne yaptım yine?!!"
Umursamadan üst kata çıktım, yatağın üstündeki saten nevresimleri açıp Cengiz'i yatırdım, sol tarafına birkaç yastık koydum, sağ tarafına da kendim uzandım.
Yarım saat kadar boynumdaki kolyeyi çekiştirip, ağzına sokmaya çalışarak debelenip, sonunda uykusuna yenik düştü.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now