"Boşver güzelim."

267K 14K 263
                                    

Odamdaki koltuğa oturdum, lavabodan çıkmasını bekledim.
Bir iki dakika içinde çıktı;
"Gel yemek yiyelim." Dedi.
Kalktım, odanın kapısına kadar yürüdüm. Kapıyı açtı, kartı aldı, doğal olarak biz çıkınca kapı kitlendi. Asansöre yöneldik. Ama ben var ya utançtan yüzüne bakamıyorum bunun. Önden gidiyorum, başımı eğmişim falan.
Asansörün gelmesini bekledik, hemen geldi. İçi boştu. Dolu olsa şaşardım! Baş başa kalmak istesek oraya ordu dolusu adam girer ama.
İçeri girdik. Yan yana öööyle duruyoruz. Elimi tuttu. Ben bir an şok oldum tabi.
"Açsın, ayılıp bayılırsan tutayım diye." Diye açıklama yaptı. Bir de sırıtıp göz kırptı.
Kısaca 'elini tutmak istedim.' Diyemez çünkü. Hem cool, hem aşırı utangaç ya. Yok böyle bir adam.
Lokanta katına indik, çoğu masa grup grup dolduğu için biz iki kişilik yuvarlak bir masaya geçtik. Oturduk. Bir ara arkasını döndü, arka masaya baktı.
" Yer değişiyoruz." Dedi.
"Neden?"
"Karşında adam oturuyor."
"Ne olacak ki?"
"Bakar eder. Katil etme beni."
Oflaya poflaya yer değiştim. Yaptıkları hoşuma gitmediğinden değil ha, hem süründürmek isteyişimden, hem odadaki olayın utancından.
Garson yemeklerimizi getirmişti. Ben hemen yemeye başladım tabi. Nasıl acıkmışım ya.
"Nefes al."
Ters ters baktım, yemeye devam ettim. Tolga tabağına hiç dokunmamıştı. Niye yemedi ki? Şaşırtıcı.
Yemeğimiz bitince okuldan çocuklardan biri gelip;
"Tolga Abi sahilde gitar çalıcaz siz de gelirseniz çok seviniriz" dedi, gitti.
Herkes niye Tolga'yla konuşuyor, beni görmüyor? Bana da sorsa ya!
"Gidecek miyiz?" Dedim.
"Hayır."
"İyi."
Odalarımıza çıktık. O odasına geçti, ben odama. Doğrusu sahile gitmeyi istemiştim. Niye böyle oldu ki şimdi. Ben gidelim desem, biraz ısrar etsem giderdi belki de.. Fazladan 1 saat daha geçirirdik beraber..
Yol yorgunluğunu atmak için duş aldım, sonra da gri şortlu takım pijamalarımı giydim. İyi ki getirmişim bunları, burası ciddi sıcak.
Sonra yatağa attım kendimi. Evimi özledim iki dakikada resmen. Ne rahatsız yatak bu?
Ben bunları düşünürken telefonuma mesaj geldi, hemen açtım baktım, Tolga.
{ Sabah kahvaltıda şort giymeye kalkma. }
Bayılıyorum sana adam! Ba-yı-lı-yo-rum!
Ama cevabım seni mutlu etmeyecek :))
{ Ne şortu ya, bu havada sıcak basar. Kısa bir elbise giyeceğim. Beni düşündüğün için teşekkürler "Sevgilim." ;) } yazdım. Payhaahhahahahahsd. Helin kaşındı. Tolga kaşıyacak. Herneyse.
Anında cevap geldi;
{ Bacaklarını kırarım. "Sevgilim" ;) }
Sinir etmek için bile "sevgilim" deyişi o kadar hoş ki, o mutlulukla uyuyuvermişim. Telefonumun sesiyle uyandım.
Uykulu uykulu
"Hıı?"
"Kahvaltı vakti geçecek. Sonra başımın etini yiyorsun açım diye."
"Açım."
"Kapıyı aç."
"Taam."
Kafamı yastığa gömdüm.
Açmadım. İki dakika sonra tekrar çalmaya başladı telefon.
"Helin?"
"Hıa?"
"Açsana kızım kapıyı."
"Kendin gir."
Yüzüme kapadı. Aradan ne kadar vakit geçti bilmiyorum, uykudan zaman kavramım karışmıştı, kapının açılma sesini duydum, sonra kapanma sesini. Resepsiyondan yedek kart almıştı büyük ihtimal..
Tek gözümü açtım, Tolga..
Tolga?
"Ne arıyosun sen burda?!"
"Kızım sen benimle dalga mı geçiyosun?"
"Pis sapık çık odamdan!"
"Sapık mı oldum yine ?" Gülüyordu. Aynı anda perdeleri sonuna kadar açtı. Lanet olsun en nefret ettiğim uyanma biçimi!
Yatağın kenarına oturdu.
"Kalk hadi." Dedi.
"Tamam." Deyip yüzümü yastığa gömdüm.
"Anlaşıldı." Dedi. Yatağın yan tarafının çöktüğünü fark ettim. Başımı kaldırıp tek gözümü açtım, yanıma yatmış dana.
"Öküz! Kalksana!"
"Uyanmazsan burada beraber uyuruz."
"Senden nefret ediyorum." Deyip paşa paşa kalktım yataktan. Lavoboya gittim. Aynaya baktım. Musluğa tam yönelmiştim ki, tekrar baktım. Ufak bir çığlık attım. O sapık beni şortlu pijamalarla mı gördü?! Ay hayır! İnanamıyorum! Olamaz ya!
Bozuntuya verme Helin, bozuntuya verme....
Elimi yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım, odaya geçtim. Dolabı açtım, giysi seçmeye çalışıyordum. Bu sırada o da yatağa uzanmış, bana bakıyordu. Pis sapık ya.
Kot şortumu ve pembe bir tişörtü tam alıp giymek için lavoboya geçiyordum ki,
"Onları niye aldın?"
"Giymek için?"
"Dünkü konuşmamızı hatırla."
Tabi ya. Oyar bu herif beni. Hiç uğraşmamak lazım. Dolabın başına gittim tekrar, dar, beyaz bir pantolon aldım elime, bir de gri tek omuz bir tişört.
Giyip geldiğimde ters ters baktı;
"Omzunu düzelt."
"Düz zaten."
"Ben düzeltmeden düzelt."
Uykum yeni yeni açılıyordu, ve bir şey farkettim. Yatağa yaklaştım, yatakta dizlerimin üstünde ona yaklaştım.
"Kaç saat uyudun sen?"
"Uyku tutmadı."
"Tolga.."
"Helin?"
"Kaç gündür uyumuyorsun?"
"3-4 gündür."
"Neden?"
"Boşver güzelim."
"Tolga.."
"Hı?"
"Anlat bana."
"Sonra güzelim, sonra.."

Okuyup okuyup vote ve yorum atmayanlara yazar bozuluyormuş, ben öyle duydum ;)

Yarı'm #wattys2016Où les histoires vivent. Découvrez maintenant