"Baba olmak.."

175K 6.1K 221
                                    

"Tolga, artık dinlenmelisin.." Dedi Özkan, hemen yanımda elimi tutarak duran Tolga'ya..
"Ben iyiyim, ayrıca O'nun yanından ayrılamam.."
"Helin'in başında ben beklerim istersen.."
"Uyandığında ilk beni görmesi lazım.. Bebeği kontrol et sen, 3 saat oldu, yanına birisi gitsin."
"Peki.."
Özkan'ın adımları uzaklaşırken Tolga elimdeki elini iyice sıktı, alnını elime dayadı.
"İki hafta oldu Helin, uyan artık.. Lütfen..."

------------

Başucumda hemşireler konuşuyordu..
"Hatırlıyor musun düğünleri nasıl olay olmuştu? Kızın gelinliği sırf 30 bin liraydı, bak şimdi, hastane giysileri giyiyor.." Histerik bir biçimde güldü. Öteki hemşire konuştu;
"Öyle deme, kocasının halini görmüyor musun? Çok aşıklarmış belli ki.. Üstelik bir bebekleri de var artık.."
"Ama iki haftadır uyanmıyor işte. Fuat Hoca kocasıyla konuşacaktı bugün, fişi çekme meselesini."
"Gerçekten ölecek mi?"
"Zaten geldiğinde komadaydı, bilinci çoktan gitmiştir ki.."
"Bebeğine üzülüyorum. 32 haftalık doğdu, prematüre sınıfında. 2 haftada kilosu 2 kiloya yaklaştı.. Ama artık anne sütüyle beslenmesi lazım.. Birkaç güne kuvözden çıkaracaklar.."
Bebeğimin iyileştiğini duymak bile yeterliydi benim için...
"Fatoş, hastalara duygusal yaklaşmayı bırak."
"Hepsine değil, buna sadece.. Gerçekten bu kızı çok seviyordum.."
"Sanki tanışıyordun da!"
"Sosyal medyadan, oradan, buradan takip ediyordum işte.."
"Fuat Hoca geliyor, yerimize geçelim.."

-----------

"Tolga Bey, sizinle biraz konuşmak istiyorum."
"Helin'in yanından ayrılamam. Burada söyleyin."
Adam boğazını temizledi, konuşmaya başladı;
"Bakın Tolga Bey, eşiniz buraya getiril..."
"Doktor! Yeter artık! Atla şu faslı!"
"Tamam.. Bakın geldiğinde komadaydı bu yüzünden beyninde bir hasar oluşup oluşmadığını kesin olarak bilemiyoruz.."
"Bir hasar oluştuğuna dair kanıtın var mı?"
"Yok ama.."
"Bitmiştir.."
"Tolga Bey komadaki bir hastayı iki hafta burada tutarak sadece ona eziyet edersiniz! Artık bu hastanın fişinin çekilmesi gerekiyor."
Tolga başucumdaki sandalyeden hışımla kalktı, korkunç bir sesle bağırdı;
"Sakın! Sakın bana onu öldürmemi söyleme! Gerekirse 10 yıl uyusun, bu aletlerin hepsini eve kurar, orada devam ettiririm yaşamına! Sakın ha bana bir daha böyle bir teklifte bulunma! Kendini morgda bulursun!"
Doktor hışımla odayı terk ederken Tolga'nın elleri bir elimi buldu yine..
Sesinden ağladığı tamamen belliydi artık..
"Seni öldürmemi söylüyorlar.. Nasıl öldürürüm ki ben seni? Nasıl izin veririm gitmene?" Bir süre durdu, sonra devam etti.
" Hatırlıyor musun? Sana bir şey söylemiştim, 'Ben artık sen olmuşum.' Diye. İnsan kendini öldürebilir mi? Kısa zamanda tüm kalbimi huzurla, aşkla doldurup, gidemezsin Helin..
İçeride zar zor iki kiloya çıkmış bir oğlumuz var! Sana ihtiyacı var! Annen sinir krizleri geçirip duruyor, baban iki haftadır işe gitmiyor, Pelin'i susturabilene aşkolsun.. Hepsinin sana ihtiyacı var..
Benim sana ihtiyacım yok aslında. Çünkü sen varsan, ben varım; sen yoksan, ben yokum.. Benim için bu kadar basit herşey.. Onlar için değil işte..
Helin'im, ay parçam, güzelliğim.. Uyan artık ha?
Sana doya doya sarılmayı özledim.. Uyurken saçlarını koklamayı, en beklemediğin, en uygunsuz zamanlarda dudaklarından öpüp seni şaşırtmayı, belki de utandırmayı özledim..
Kıskanmalarını özledim..
Köprücük kemiğindeki dövmeyi öpmeyi özledim be Helin..
Gömleklerimi giyip, saçlarını tepede topuz yapıp çıplak ayaklarla tüm evi dolaşmanı özledim..
Hasır plaj şapkanı takıp bahçendeki çiçeklerle konuşmanı özledim..
Evde en ufak bir ses duydun mu korkup yanıma gelip sarılmanı özledim..
Sesini özledim..
Gülüşünü özledim..
En çok da kahkahalarını.. "
Elimi bıraktı, adım seslerinden odadan çıktığını anlamıştım..

------------

İki haftadır, burada yattığım sürece boyunca arada bilincim gidiyordu. Uyku gibiydi, veya bayılma gibi.. Bilincim tekrar geldiğinde önceden duyduklarımın çoğunu hatırlıyordum..
Tolga odadan çıktıktan sonra yine aynı durum olmuş, bilincim gitmişti.
Ama bu seferki hepsinden farklıydı. Bilincim geldiğinde, dehşet bir acı hissediyordum. Tek bir yerimde değildi, göğsüm, karnım.. Özellikle karnım çok ağrıyordu.
Ve bu sefer, gözlerimi açmayı başarmıştım. Karanlığa alışan gözlerime bir anda güneş ışığı vurunca gözlerimi kıstım, birkaç dakika sonra alıştım. Burnumdaki tipsiz yeşil maske Allah bilir nasıl çirkin duruyordu..
Maskeye bakarken yatağımın hemen yanına bir sandalye çekmiş, başını yatağıma yaslamış, bana dönük olarak uyuyan Tolga'yı gördüm. İster istemez gülümsedim. Bir elimi kaldırıp yanağına koydum, sakallarının arasında gezdirdim elimi. Nasıl yorulduysa uyanmıyordu. Sonunda eskisi gibi, evde uyanmadığı zamanlarda yaptığım gibi işaret parmağımı kaşlarının arasına koydum, anında uyandı.
Ne ilginç adamdı bu böyle..
Gözlerini açtığında birkaç saniye boş boş baktı suratıma, şaşkın haline bakıp gülümsedim.
Gülümsediğim an kendini toparladı, yerinden fırladı;
"Helin?! Sevgilim! İyi misin?! Uyandın! Uyandın işte! Ben biliyordum! Uyanacağını biliyordum!" Odanın kapısına doğru koştu, kapının önünden geri dönüp başıma geldi, alnıma bir öpücük bıraktı.
"Sakın uyuma! Tamam mı?! Doktoru çağıracağım!"
Göz kapaklarımı yavaşça kapayarak onayladım onu.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now