"Olur ya.."

167K 6.3K 715
                                    

Canımın içleri, içim acıyarak söylüyorum ki kitabın final döngüsü bu bölümle başladı. Tahmini olarak 4-5 bölüm sonunda final olacak.
Ve şunu da belirtmek istiyorum, bu bölümü -özellikle son kısmını- hıçkıra hıçkıra ağlayarak yazdım.
Neyse, okuyunca anlarsınız.
Okumak için ayırdığınız vakitlerden öperim..
-gulusunusevsinler
(Medyada şarkı var, sona doğru açmalısınız bence.)
Tolga son bir haftadır ciddi manada yoğundu. Telefonları gece bile susmuyordu. Şirkette de durumun pek farklı olduğunu düşünmüyordum bu yüzden..
Annemin akşam yemeği davetine cevap olarak Tolga'nın yorgun olduğunu söylemiştim uygun bir şekilde, bir şey dememişti. Gerçekten bu kadar solgun gözüken bir adamı alıp babamın karşısına koyup 'Hadi tavla oynayın!' Diyecek halim yoktu.
Dinlenmesi gerekiyordu.
Salona indiğimde Ahmet'i göğsüne yatırmış, televizyon izliyordu. Cengiz'i aradı gözlerim hemen, bahçedeki parkında oynuyordu. Vestiyerden eşofman üstünü alıp bahçeye çıktım, kaydıraktan kayan oğlumu belinden tutup kucağıma aldım, kaydırağın ucuna oturdum, mızmızlanmaları eşliğinde eşofman üstünü giydirip fermuarını kapattım.
"Anna bıak benni!"
Serbest bıraktığım an kaydırak merdivenlerine yöneldi hemen. Gülümseyip içeri geçtim, hava kararmak üzereydi, bahçe lambaları otomatik olarak açılmıştı, şahane bir görüntü vardı dışarıda.
Tolga'nın yanına gittim, Ahmet'e baktım,
"Uyumuş bu, ver beşiğine yatırayım."
Olumsuz bir şeyler mırıldandı,
"Karışma sen bize."
Göz devirdim.
"Battaniye getireyim bari?"
"Bu sıcakta? Ben istemem. Ama Ahmet'e getirebilirsin."
Başımla onaylayıp Ahmet'in misafir odasındaki küçük battaniyesini getirdim, üstüne serdim.
O ceviz kadar ellerini babasının boynuna dolamış, başını da babasının boynuna gömmüş, uyuyordu.
Tolga aklımı okumuş gibi konuştu;
"Uyuma alışkanlıkları tamamen sen."
Gülümsedim,
"Diyorsun?"
Gülümsedi,
"Diyorum."

---------

"Her tarafım tutulmuş.." Diye mırıldandı, kanepeden kalkarken.
Ahmet'in odasının kapısını kapatıp yanına gittim,
"Sana çocuğu beşiğe yatırmayı önermiştim sevgilim."
Gülümsedi,
"Farkındayım."
Ahmet'in odasına girip her geceki vedalaşma seremonimizi gerçekleştirip çıkmıştık odadan. Komik huyları vardı.
Önce anneyi öpecek, sonra babayı, sonra anneyle baba birlikte onu öpecek, sonra ışığını açıp onu yalnız bırakacağız.
Kuralları vardı bacaksızın.

Tolga çalışma odasına geçince ben de giyinme odasına geçip alt kata inmeden Tolga'nın katımda kıyafetlerimi çıkarıp, üstüme beyaz v yakalı bir tişörtünü geçirdim. Ördüğüm saçlarımı açınca dalgalanmış,hacim kazanmışlardı, doğal görünüyorlardı.
Hafif bir makyaj vardı yüzümde, onu da şimdi çıkarmayacaktım.
Çalışma odasına geçtim. Bej rengi şortu ve buz mavisi gömleği üstündeydi hala. Boynunu sıvazlıyordu. Belli ki Ahmet'le uyurken gerçekten tutulmuştu.
Sandalyesinin arkasına geçip omuzlarına masaj yapmaya başladım. Ani bir hareketle elimi tuttu,
"Nasıl sessiz girdin odaya, duymadım.." Dedi arkasını dönmeden. Elimin üstüne bir öpücük kondurdu sonra.
Gülümseyip elimi elinden kurtardım, masaj yapmaya devam ettim,
"Çok yoruluyorsun şirkette, kötü bir şey yok, değil mi?"
Bir an duraksadı, o bir an ellerimin buz kesmesine yetti, ama kısa bir duraksamadan sonra masaja devam ettim. Biliyordum ki stresim ona yansırdı, çaktırmamalıydım.
"Her şey kontrolüm altında." Dedi ciddi bir şekilde,
"Merak etme sen."
Başımla onayladım,
"Çay ister misin? Yapalım hemen? Bahçe çok güzel, oturur içeriz orada?"
Elimi tutup karşısına geçmemi sağladı, ellerimizi ayırmadan geçtim karşısına, uzun süre baktı gözlerimin içine.Gülümsedi, boştaki eliyle telefonunu eline alıp bir şeylere baktı,
"Hava 24 derece şuan."
Başımla onayladım,
"Dedim ya, çok güzel! Gel hadi, çimlerde yürürüz, stres atarız hem!"
Gülümsedi.
"İyi bakalım."

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin