"Ben çok kötü bir şey yaptım."

156K 6K 477
                                    

Alıntıda çalışmayan videoyu tekrar yükledim, umarım bu sefer çalışır. Baştan sona onunla okuyun bence.
Bu arada Facebook grubumuz da açıldı. Wattpad -Yarı'm şeklinde aratırsanız bulabilirsiniz.
@SemaNur19 ilgileniyor o sayfayla, şimdiden çok teşekkür ediyorum kendisine buradan. ❤️

Duruşma çıkışı otoparka yönelirken kolumu tuttu,
"Helin, konuşmayacak mıyız?"
Arkama bakmadan yürümeye devam ettim,
"Helin!"
"Asla konuşmayacağız." Dedim son derece sakin bir tavırla,Ahmet Abi'nin arabasına vardığım sırada.
Anahtar bendeydi, 'arabaya geç otur' demişti.
Tam arabayı açacağım anda bileğimi yakaladı,
"Helin!" Diye kükredi.
İçimden geçen korku dalgasını her zerremde hissettim, yutkunup konuştum,
"Bırak bileğimi."
"Bırakmayacağım."
"Bırakmak zorundasın."
Histerik bir şekide güldü,
"Boşanmadık, hala kocanım. Öyle bir zorunluluğum yok."
Yüzüne yaklaşıp konuştum;
"Kağıt üstünde boşanmamış olabiliriz, benim için artık yoksun sen. Emin ol, alışmam zor olmayacak. 2 yıldır yoktun zaten."
Israrcı gözlerini gözlerime dikti,
"Yalan söylüyorsun."
Kendimden emin bir şekilde konuştum,
"O kelimeyi kullanmıyorum."
Gülümsedi,
"Unutmamışsın."
Gülümsedim,
"O geceki hiçbir şeyi unutmadım, unutursam affederim seni. Beni bırakıp Amerika'lara defoluşunu unutmamam gerekiyor."
Bileğimdeki eli kolumun üst kısmını kavradı bu sefer, başını olumsuz anlamda sallayıp konuştu;
"Biz bitmeyiz."
"Biz diye bir şey kalmadı." Dedim net bir şekide.
Kolumu bırakıp bir adım geriledi, konuştu;
"Bu kadar kolay mı vazgeçecektin bizden?"
Yüzüme alaylı bir gülüş yerleştirip konuştum;
"Nasıl kolay oldu anlatamam! Kocam durduk yerde, bir mektup bırakıp gidiyor, haber alamıyorum, kendimi suçlayıp duruyorum, sonra hamile olduğumu öğreniyorum! Yarısı hastanelerde geçen bir 9 ay, sürekli babalarını soran iki tane oğlan çocuğu.. Nasıl kolay, değil mi?!
Kızımın hayatında "baba" diye bir figür yok! Ama oğullarım ısrarla masaya boş bir tabak daha koyduruyor, benimle vedalaşacakları zaman ikişer kez öpüp,sarılıyorlar! Nedenini sorduğumda ne cevap alıyorum?! 'Biri benim, biri babamındı!'"
Gözümün altındaki yaşı elimin tersiyle silip içimdeki tüm nefreti kusacak bir bakış yerleştirdim gözlerime, sarılmış görünüyordu, oldukça.. Konuşmaya devam ettim;
"Şimdi sen söyle Tolga Han Kurt, bu kadar kolay mı vazgeçtin bizden? Çocuklarımızdan? Benden? Aşkımızdan?!"
Elini uzatıp çenemi tuttu,
"Ben bizden asla vazgeçmedim Helin.."
Elini itip konuştum;
"Selin'i öğrenmesen benden boşanıyordun."
"Buraya duruşmada itiraz etmek için geldim ben." Dedi net bir şekilde, beni inandırmak istercesine.
Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Sana inanmıyorum."
"İnanmak zorundasın!"
Tam ağzımı açıp konuşacağım sırada telefonum çaldı, arayan Ahmet Abi'ydi. Tolga'ya ters bir bakış atıp telefonu açtım,
"Otoparktayım?"
"Helin, Cengiz'in okulundan aramışlar sana ulaşamayınca benim asistanıma mesaj bırakmışlar. Kaydıraktan düşmüş, kolu incinmiş. Sen benim arabamla geç, buradaki işlerimi halledip geleceğim."
"Ne diyorsun Ahmet Abi?! Başka bir şey söylediler mi?! Sadece incinmiş değil mi? Başka bir şey yok?!"
"Bilmiyorum Helin, adresi atıyorum."
Telefonu kapattım, sürücü koltuğuna yöneleceğim sırada elimdeki anahtarı alıp Tolga geçti sürücü koltuğuna.
İkimiz de oturunca ters ters baktım,
"Titriyorsun, hızlı kullanamazsın. Ne olduğunu anlat çabuk."

---------

"Çocuğuma sahip çıkmanız için orada çalışıyorsunuz, farkında mısınız?! Nasıl oyun alanında görevli bir öğretmen olmaz?!"
"Efendim bir an-"
"Bir anlık boşluk ha?! Her saniye gözünüz üstlerinde olmayacaksa neden kreş açıyorsunuz?! Bir de üstüne yanlış bilgi veriyorsunuz! İncinmişmiş! Oğlumun kolunu alçıya alıyorlar şuan!"
Kolumdaki eli hissedince soluma döndüm,
"Gel hayatım, Cengiz'e bakalım. Okulla ilgili gerekli işlemlerle ben ilgileneceğim." Dedi anaokulu idarecisi kadına korkunç bir bakış atarak.
Sesimizin duyulmayacağı bir uzaklığa ulaşınca mırıldandım;
"Ben senin hayatın değilim. Koridoru dönünce kolumu bırak."
Omuz silkti,
"Hayatımsın."
Koridoru dönünce kolumu kurtardım, tam konuşacağım sırada o konuşmaya başladı;
"Ben senin hayatın olmayabilirim, ama sen benim hayatımsın. Bundan sonra bir avukatla laf dalaşına girerken iki kere düşün trip kraliçesi."
Söylediklerini duymamış gibi yaparak acil müdehale odasına girdim. Cengiz doktor çocuğu kafalamış, yatağının ucuna bağdaş kurdurarak oturtturmuş, muhabbet ediyordu;
"Buaya stay voys çizdiycem! Buyaya da babamla beni ve annemi ve amedi ve şelini!"
Doktor çocuk gülümsedi,
"Alçı düşündüğün kadar da sıkıcı birşey değilmiş, değil mi?"
Başını olumlu anlamda salladı Cengiz,
"Çok havalıymıs! Okuyda canımı şıkan oluysa kafasına geçiycem bu kolumu! Buuuum!"
Gülümseyerek yanlarına gittim, Cengiz beni görünce gülümsedi, sonra bir mutluluk çığlığı atıp yatakta zıplamaya başladı,
"Baba!"
Tolga Cengiz'i kucağına alıp sarılırken gözlerim dolunca tavana bakıp ağlamamaya çalıştım, başardım da.
Tolga doktor çocuğa döndü,
"Doktor abisi, ne kadar duracak bu alçı?"
"2-2,5 hafta. Çocukların kemikleri hızlı kaynıyor."
Cengiz babasına döndü,
"Ama ben koyum düzeydiyinde de çıkaymıycam! Baba?! Sana da yaptıyalım mı? Takım oluyuz!"
Tolga gülümsedi,
"Bence takım olmak istiyorsak maça gitmeliyiz!"
"Amedi de götüyelim!" Dedi Tolga ellerini çırparak.
"Tamam aslan parçam, onu da götürürüz."
"Amcamlay da geeşin!"
"Gelirler tabi."
"Annem kız, onu sen atlıkayıncaya götüyüyşün Şelin'le."
Tolga bana döndü, gülümsemesini bozmadan konuştu,
"Tamam babacım, öyle yaparız."

Yarı'm #wattys2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin