"Sana güveniyorum."

224K 8.2K 298
                                    

"Seni bu hale getiren kim olursa olsun, bulacağım. Ve yemin ediyorum, çok daha kötülerini yapacağım ona. Benim kadınımın canını yakmanın cezasını, kendi canıyla ödeyecek."

"Benim kadınım."
"Çok daha kötülerini yağacağım."
"Seni bu hale getiren."
"Kendi canıyla ödeyecek."

Hem iç gıdıklayacak kadar hoş, hem de iç ürpertecek kadar korkunç sözlerdi bunlar.

Uyandığımda yatak odasındaydım, başım Tolga'nın göğsünde, sol elim de karnının biraz üstündeydi. Utançla yüzüm kızardı, kalkıp yüzümü yıkamalıydım. Ama doğrulduğum an ciyakladım resmen.
"Helin! İyi misin?"
"İyiyim." Dedim acıdan dişlerimi sıkarken.
Tekrar uzanmamı sağladı.
"Amacın ne senin?"
"Sadece yüzümü yıkayacaktım."
"Yıkama. Ölmezsin."

Hafifçe başımı kaldırdım, ters bir bakış atmak için. O da beni izliyordu. Gözlerinin altı yine mor, ten rengi yine bembeyaz.
"Uyumadın mı sen?" Dedim.
"Yoo. Uyudum."
"Yalan söyleyemiyorsun. Başımda mı bekledin?"
"Ateşin çıkarsa diye.."
Başımı tekrar göğsüne yerleştirdim, sıkıca sarıldım.
"Ben seni hak edebilecek ne yaptım ki?" Dedim kendi kendime. Olay şu ki, "Kendi kendime." Olmamıştı pek. Sesli düşünmüştüm kısacası.
"Ben de aynı şeyi düşünüyorum hep." Dedi. Ne yani? Benim onu hak etmediğimi mi düşünüyordu?! Başımı ona çevirip şok olmuş bir bakış fırlattım.
Bir kolu sırtımda, ötekisi de karnına koyduğum elimin üstündeydi, gözlerini kapamıştı.
"Ben seni hak edecek ne yaptım?.."

Tolga bir günde öyle çok değişmişti ki. Öküz Tolga gitmiş, düşünceli Tolga gelmişti.
Şöyle ki;

Sabah içmem gereken ilaçları getirdi, tok karna içmem gerektiği için tost yapmaya çalışmış. Böyle bir facia olamaz ekmek neredeyse yanmış ama kaşar sert. Bu kıvamı tutturmak zor olmadı mı sevgilim?
Herneyse, zorlana zorlana doğrulup onları yedim, içtim.
Sonra, hastanedeki giysilerle olduğumu fark ettim ve üstümü değiştirmek istedim, ki bu olay tam bir faciaydı.
Ben yatakta uzanmıştım, o ise yanımda oturmuş, ayaklarını uzatmış, laptoptan bir şeyler yapıyordu.
"Tolga, üstümü değişmem gerekiyor."
"Yardım mı edeyim."
"Hayır. Çık."
"Giyinemezsin ki."
"Allah allah?" Dedim kollarımı göğsümde bağlayarak. Devam ettim;
"Giysilerimi ver gayet iyi giyinirim."
Ters bir bakış atıp laptopun kapağını kapattı, gardrobun bana ait olan tarafının sürgüsünü açtı, bir şeyler çıkardı, yatağa bırakıp gitti.
O çıkınca giysilere döndüm, siyah dantelli parçaları görünce ağzıma geleni saymaya başladım. Pislik herif. İç çamaşırlarımı değişçem mi dedim ben sana? Gıcık herif! Beygir!
Dişlerimi sıkarak giysilere uzanmaya çalışınca -biraz ani bir hareketle uzanmıştım.- bir çığlık daha attım. Dikişler patlamış olabilir miydi acaba? Hayır böyle bir ağrı olamaz da.
Çığlığım daha bitmeden Tolga içeride belirmişti.
"Ne oluyor?!"
"Yok bir şey, çık sen." Dedim sıktığım dişlerimin arasından.
"Yok öyle bir şey." Deyip yanıma geldi. Şok olmuş bir suratla ona bakıyordum.
"Bana şöyle bakma. İç çamaşırlarını kendin giyersin, söz."
Lütfettiniz beyefendi teşekkür ederim ya.
Çamaşır kısmı berbattı gerçekten. Tolga siyah çamaşırları eline alıp rahatça uzatırken ben mosmor olmuştum.
İlk başta üstümdeki sütyenin kopçasını açamasam da sonunda başarmıştım.
Çamaşırları bir şekilde değişince arkasını dönmüş olan Tolga'ya dönüp;
"Sıradaki." Dedim. O da dönüp kadife bordo eşofman altıyla gelmeye başladı. Ne güzel eşofmandı bu ya..
"Ver." Dedim elimi uzatarak.
"Ben yaparım."
"İstemiyorum."
Sesim biraz sert çıkmıştı sanırım. Eşofmanı verip sırtını dönmüştü yine. Yüzünü görmeden bile tüm vücudunun kasıldığını hissediyordum.
Eşofman altını hızlıca giyip Tolga'ya;
"Sıradaki." Dedim yine. Siyah v yaka kısa kollu tişörtü uzattı, aldım. Acıdan gebererek de olsa geçirdim üstüme. "Tamam." Deyince elindeki siyah kadife eşofman üstüyle önüme diz çöktü -önümde diz çökünce aynı boyda olmuştuk. Zürafa herif ya.- Bir elimi tutup eşofmanın bir kolundan, sonra ötekini tutup öteki kolundan geçirdi. Eşofman üstünün fermuarını da kapatınca;
"Tamamdır." Dedi, gülümseyerek.
"Saçlarımı taramak istiyorum." Deyip elimi uzattım ona. Mor pufa götürsün beni diye. Elimi kavrayıp dikkatlice kaldırdı beni. Yürümek oturmaktan daha kolaymış aslında, ani hareket etmediğim sürece yürürken canım acımıyordu.
Pufa otururken için aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Bağırmamak için dişlerimi sıktım, ama Tolga fark etti. Katilciğimize bir küfür daha. Ne kadar çok küfür etmişti bugün böyle. Herneyse, kusura bakmayın ama ona çok yakışıyor.
Karnımdaki acı biraz olsun gidince masadaki fırçaya uzandım, saçlarımı taramaya başladım. O da yatakta oturmuş beni izliyordu.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now