"Bırakmam tabi.."

164K 5.3K 299
                                    


"Tamam yavrum, sakin ol hadi, Ayten Hanım da geliyor."
"Ne sakin olması yaa! Bir daha asla çocuk yapmayacağım! Bu ne be! Keyfi sana acısı bana!"
Çektiğim sancıların etkisiyle Tolga'ya bir güzel sövüyordum, Tolga ise başımda durmuş, elimi tutmuş söylediklerime gülmemek için dudaklarını bastırıyordu.
Bir hemşire geldi,
"Helin hanım nasılsınız?"
"Bomba gibiyim!" Dedim sinirle.
Tolga artık gülmekten kırılma noktasına gelmişti. Hemşire tansiyonumu ölçerken Tolga'ya döndüm,
"Annemler nerdeeeeğ?"
"Geliyorlar yoldalar."
"Organizatör firmayı aradın mı? Oda süsleri için?!"
"Aradım, ayrıca fotoğrafçı da on dakikaya burada, doğuma girecek."
Hemşire konuştu;
"Tansiyonunuz normal, muayene için doktor gelecek."
Deyip çıktı,
"İki saattir muayene etmiyorlar mı zaten?! Deney faresi gibi yaşayıp yaşamadığıma bakıp acıya terkediyorlar beni! Tolgaaa! Hepsi senin yüzünden sen bittin bittin! Canını okuyacağım senin!"
"Ben ne yaptım lan?!"
"Anlatayım mı?!"
"Ha o mu." Dedi, sırıttı,
"Bunu doğur yine yapalım."
"Tolga şimdi serum şişesini geçireceğim kafana!"
Bu sırada içeri bir doktor girdi, ama herifi bir görseniz.. Doktor demeye bin şahit. En az benim herif kadar yakışıklı. Tamam daha yakışıklı.
Boylu poslu, esmer yakışıklısı bir herif.
Göz ucuyla Tolga'ya baktım, tek kaşını kaldırmış doktora bakıyordu.
Doktor konuştu,
"Merhaba Helin Hanım, ismim Kenan. Cerrahım, doğumunuza kadın doğumcunuzla birlikte ben de gireceğim. Ameliyat öncesi muayene etmem gerekiyor sizi.
Kaşlarımı çattım,
"Gelen geçen muayene ediyor zaten?!"
Adam sırıtıp bileğimi tuttu, nabzıma bakıp bileğimi bıraktı,
"Sizi ultrasona alalım son olarak. Bir ay erken geliyor bebek, son durumu görelim. Ameliyathane hazır, sonra oraya geçeceğiz. Çok sancınız var mı?"
"Doğuracak kadar." Dedim ters ters.

----------

Ultrason olayı ise tam bir faciaydı. Adam hastane önlüğünün eteğine yönelince Tolga kükredi,
"Çek o elini!"
Adamın eli havada kaldı, Tolga konuştu,
"Arkanı dön."
Doktor denileni yaptı, Tolga hastane önlüğünü göğsümün altına kadar sıyırıp karnımın altına köşedeki peçetelerden uzuuuun bir şerit koparıp onu serdi.
"Şimdi dön."
Doktor gördüğü şey karşısında ne olduğunu şaşırırken Tolga en 'Ben mafya tarzı bir şeyim topuğuna sıkarım.' Bakışlarını yerleştirmişti gözlerine.
Adam korkuyla ultrason aletine dönüp ucunu aldı, karnıma o gerizekalı vıcık vıcık losyonu sıkıp incelemeye başladı.

"Bir problem görünmüyor, bebeği alıyoruz. Ben doktorunuz gelmiş mi diye bakayım, hemşirelere talimat veriyorum Helin Hanım'ı ameliyata hazırlasınlar."
Adam çıkınca Tolga peçeteleri kaldırıp, karnımı silip önlüğü düzeltti, gelen görevliler sedyemi iteklerken ben bir karnımdaki canavara, bir babasına sövmeye devam ettim...

-----------

"Doğuma girmeden önce fotoğrafı istiyorum!"
Sedyemi koridorun ortasında bu sözle Pelin durdurdu.
Tolga zaten yanımdaydı, Pelin gülümseyerek tonla fotoğrafımızı çekti,
"Tolga."
"Söyle güzelliğim."
"Cengiz Han'ı aldın mı?"
Evden alelacele çıkarken kapıdaki korumalardan birine evin içine girip Cengiz'in başında durmasını söylemişti.
"Annenler gelirken dadını bıraktılar eve."
Başımla onayladım. Sancının şiddetinden gözümden yaşlar geliyordu. Ama gülümsüyordum. Bebeğime kavuşuyordum, ikinci yavruma, sevdiğim adamın ikinci parçasına..

Koridorun sonuna gelip ameliyathane kapısında durunca Tolga konuştu,
"Gelmemi istemediğine emin misin?"
Başımı olumlu anlamda salladım.
"Fotoğrafçıyı gönder sadece."
Başıyla onayladı, eğilip, yüzümü ellerinin içine alıp dudaklarıma pek de kısa sayılmayacak bir öpücük bıraktı, alnını alnımdan ayırmadı,
"Seni seviyorum.." Dedi son derece ciddi, kararlı bir ifadeyle.
Gereksiz bir özgüvenle göz devirip konuştum;
"E bir zahmet!"

Yarı'm #wattys2016Onde as histórias ganham vida. Descobre agora