"Bitkin Düştün.."

206K 5.9K 217
                                    

Cengiz'den zar zor ayrılmıştım.
"Kendimi kötü bir anne gibi hissediyorum.." Diye mırıldandım.
Sabahın 6'sında kalkmış, Cengiz'i annemlere bırakmış, yola çıkmıştık. Yolda rahat olmak için altıma koyu renk süper dar bir kot geçirip üstüne yakası kürklü kapitone, beli kemerli kısa montumu giymiş, ayağıma siyah UGG larımı geçirmiştim. Omzuma dama desenli LV mi alıp çıkmıştım.
Küçük bir valiz hazırlamıştım ikimiz için. Kayak giysilerimiz, pijamalarımız ve yarın sabah giyeceklerimiz için..
"Bu olayı büyütme Helin. Kafanı dinlemek senin de hakkın. Abartma."
"Ama bir gün boyunca ayrı kalacağım ondan.." Diye mırıldandım.
"Ve bir gün boyunca başında teyzesi ve ananesi duracak. Gözün arkada kalmasın. Uyu hadi.." Dedi.", başımla onaylayıp UGG'larımı çıkardım, ayaklarımı ön cama doğru uzatıp koltuğu yatırdım, uyumaya dünden razı gözlerimi kapattım..

----------

"Helin.. Geldik güzelim.."
Gözlerimi açtığımda karşımda küçük butik oteli görünce gülümsedim. O kadar güzeldi ki..
"Saat kaç?" Diye mırıldandım,
"11'e geliyor.."
"5 saattir uyuyor muyum?" Dedim, görevliler odamıza yönlendirirken.
Sırıttı.
"Yorgunluğunun yüzünden okunduğunu söylemiştim.."

Her şeyin ahşaptan olduğu, müthiş kar manzarasına sahip odamıza gelince kendimi sırt üstü yatağa attım.
"İlk kayak mı yaparız?" Dedim neşeyle.
"İlk kahvaltı yaparız."
Sırıttım.
"Soner'i arayayım, çok yolları yoksa bekleyelim onları da.."

Tolga kulağında telefonla odada gezerken ben de sırtımı yatağın başlığına yaslamış, bacaklarımı birbirinin üstüne atmış, onu kesiyordum. Evet, kendi kocamı.
Lacivert kotunun üstüne geçirdiği lacivert kapitoneli montunun önünü açmıştı. İçinde düz bir tişört vardı.
Telefonda konuşurken bir eli cebindeydi. Hareketlerini inceliyordum. Genelde hep kaşları çatık duruyordu mesela. Omuzları hep dikti, özgüveni dışarıdan okunuyordu. Bu adamı uzun süredir hiç böyle incelemediğimi farkettim. Onu hep Helin'in yanındaki Tolga haliyle değerlendirmiştim, dışarıdaki,işteki Tolga olarak değil..
Bu kadar sert ve kendine güvenen bir adam benim yanımdayken nasıl bu kadar tatlı olabiliyor, diye düşünmekten kendimi alamadım..
"Yarım saate buradalarmış diyorum."
"Ha?"
"Bu ikinci söyleyişim, beni kesmeyi bırakıp dinlemelisin.." Dedi sırıtarak.
"Ne kesicem seni be! Manzaramı kapıyorsun, ben manzaraya bakmaya çalışıyordum."
"Eminim öyledir.." Deyip yanıma geldi, montunu çıkarıp yatağın ucuna attı.
O montunu çıkarınca ben de bunaldığımı fark edip üstümdeki monttan kurtuldum, Tolga'nın montunun yanına attım.
"Şimdi tişörtümü çıkarsam sen de çıkaracak mısın?" Dedi pis pis sırıtarak.
Göz devirdim.
Sırıtıp tişörtünden de kurtuldu, yanıma uzandı.
"Bu havada yarı çıplak yatmaktaki amacınız nedir sevgili kocacığım?"
Dedim ona dönerek.
"Yarımın giyinik olduğuna şükredeceğine konuşuyorsun." Dedi ciddi bir ifadeyle.
Göz devirdim.
"Aman! Seni düşünende kabahat!"
Sırıtıp bir kolunu omzuma sardı, kendine çekti, omzuna yaslandım.
"Cengiz'i merak ediyorsun, değil mi?"
Yüzümü omuz girintisine sakladım.
"Hem de çok.."
"Ara anneni, sor nasılmış diye."
"Arayayım mı?" Dedim başımı omzundan kaldırarak.
"Evet."
"Telefonunu versene benimkisi tee çantamda." Dedim ayağımla karşıdaki kanepenin üstüne attığım çantamı göstererek.
Sırıtıp cebinden telefonunu çıkarıp bana uzattı, alıp hemen annemi aradım. Telefon çalarken tam Tolga'nın karşısına geçip bağdaş kurmuştum.
"Tolga'cığım?"
"Anne benim, ne yapıyorsunuz?"
"Kuzum iyiyiz, bir şey mi oldu?"
"Yok hayır, öylesine arayayım dedim. Ne yapıyor Cengiz şuan?"
"Teyzesiyle selfie çekiliyor."
"Ha?"
"Birazdan atar instagrama görürsün."
Bir kahkaha attım.
"Sütünü içirdiniz mi?"
"Evet kuzum, birkaç saatte bir içiriyoruz. İki kez içti şimdiye kadar."
"Tamam anne, görüşürüz yarın."
"Tamam bebeğim, merak etme sen burayı.."
Gülümseyerek telefonu kapatınca Tolga da gülümsemeye başladı.
"Ne yapıyormuş eşkiya?"
"Teyzesiyle selfie çekiliyormuş.."
Bir kahkaha attı.
"Keyfi yerindedir, demiştim."
Gülümsedim.
"Her zamanki gibi haklıymışsın."

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now