"Bu olayı unutalım.."

172K 6.3K 360
                                    

Kapıdan tam çıkacağım sırada telefonum çaldı, hemen açtım.
"Efendimm?" Dedim neşeyle.
"Neredesin?" Öküz ya, telefonu güzel güzel açayım, sen böyle konuş.
İçimden Ya Sabır çekip cevapladım.
"Kapıdan çıkıyoruz şimdi, annemle birlikte yengenlere geçiyoruz, Tuğba da orada. Beraber son eksikleri almaya gideceğiz."
"Tamam, şoför yanınızda değil mi?"
"Evet, babamın şoförü ve Sadık Abi bizimle geliyor."
"Tamam, açık saçık giyinmedin, değil mi?"
Üstüme baktım, sırıtıp Tolga'ya cevap verdim.
"Beyaz kalem etek, kot gömlek. Gömleğin sadece ilk iki düğmesi açık. Dövmem kesinlikle görünmüyor. Saçlarım da atkuyruğu sevgilim, başka?"
"Topuklu mu giydin?"
"Dalga mı geçiyorsun?"
"Tamam, düzgün yürü, önüne bakarak yürü. Elin adamlarıyla göz göze gelme, gebertirim."
"Tamam.."
Telefonu kapattıktan sonra bahçeden geçip arabaya gittim.
Kalabalık olacağımız için şoför Merdeces bir minibüsle gelmişti. Arabanın içine oturdum, beyaz Michael Kors Hamilton'umu sağımdaki koltuğa atıp annemi beklemeye başladım..

----------------

Firdevs Yenge'yi ve Tuğba'yı da alıp alışverişe çıktık.
İlk olarak mutfak gereçlerini alacaktık.
Annemle Firdevs Yenge züccaciyeden züccaciyeye girip bizleri de peşlerinde sürüklüyorlardı.
"Helin? Bu nasıl?" Annem manikürlü, frenchli parmaklarıyla kırmızı düdüklü tencereyi gösteriyordu.
"Mutfağım beyaz, her şeyin kırmızı olmasını istiyorum. Gerisi size kalmış.." Dedim sırıtarak.
Annem ters bir bakış atıp tabak seçmek için Firdevs Yenge ile mağazanın öteki bir ucuna gidince Tuğba'ya dönüp muzip bir şekilde gülümsedim;
"Kayınvalideciğine söylesek, Soner Abi'ye de çeyiz düzse.."
Tuğba dirseğiyle dürttü.
"Of deme öyle! Siz gelene kadar evde karşıma oturup tip tip bakıp durdu zaten. Soner'i alıp yurt dışına götüreceğim yemin ediyorum ya!"
Kıkırdadım.
"Klasik oğlunu kıskanan anne tavırları, geçer yakında. Dert etme." Deyip göz kırptım.
Annem seslenince yanına gittik.

-------------

Alışverişten sonra bir kafede oturmuş, dördümüz beraber kahve içmiştik. Gerçekten Firdevs Yenge bana aşırı sıcak davranırken Tuğba'ya elin kızı muamelesi yapıyordu. Tuğba da altında kalmıyordu tabi, herneyse.
Biz adalardan döndüğümüz gün Tuğba kınamın olacağı otele gidip hazırlıkları çaktırmadan kontrol etmişti.
"Arkandan iyi sövüyorlar ama, her şey mükemmel görünüyor!" Demişti. İyi gülmüştük buna.
Tuğba'dan sonra tekrar gitme ihtiyacı duymamıştım.
3 gün sonra kına, kınadan 2 gün sonra ise düğün vardı.
Kafeden kalkacağımız sırada telefonum çaldı, açtım;
"Helin Hanım, merhabalar. İsmim Mehtap. Zorlu Center Vakko'dan arıyorum. Gelinliğinizin tadilatı tamamlandı. Yarın gelip bir prova yapabilirseniz son rötuşları tamamlayalım." Dedi.

Yarın gelinliğime kavuşuyordum.. Ne ilginç bir histi bu böyle..
Kafeden çıktık, Firdevs Yenge ve Tuğba'yı Soner Abi'lerin evine bıraktık. Tuğba bu akşam yemeğe kalacaktı onlarda. İçimden birbirlerini yememeleri için dua ediyordum.
Onları bıraktıktan sonra şoföre benim evime sürmesini söyledim. Hazır Sadık Abi de yanımızdayken alınan tüm eşyaları eve bırakırlardı hem..

-------------

Sadık Abi'yle şoför eşyaları taşırken annem evi yerleştiren hizmetlilerin birinden bir latte istedi.
Geldiğimizden beri bizim evdeki 13 hizmetçinin 10'u burada çalışıyordu. Düğüne kadar her şey eksiksiz tamamlanacak, demişti annem.
Tolga'nın gömleklerinin ütüsüne kadar her şeyi yapacaklardı.
Bu düşünceyle içimde bir kıskançlık dalgası belirdi.
Yok canım, nişanlımın gömleğini hizmetçilerden kıskanıyor olamam, değil mi?
Ama sonuçta ütülerken dokunuyorlar ve sonra onu Tolga giyiyor. Kıskanılması belki de normal bir durum. Normal ya.. Normal tabi! Onlar kim oluyor da benim sevgilimin giysilerine dokunuyorlar?!
Bir anda yerimden sıçrayıp -ayağımdaki stilettolarla ne kadar oluyorsa- koşarak yatak odamıza gittim, oradan da giyinme odasına girdim. 4-5 tane hizmetçi vardı, bu iki katlı odada.
İki ütü masası kurmuşlardı, ikisinin de başında birer hizmetçi vardı.
Önlerindeki sepetlerden Tolga'nın giysilerini ayırıp kucağıma alırken tip tip bakıyorlardı.
"Helin Hanım? Biz yapardık?"
Ters bir bakış atıp yatak odasına geçtim, yatağın üstüne attım Tolga'nın giysilerini. Sonra tekrar giyinme odasına gidip onun giysilerinin olduğu dolapların kapaklarını sıra sıra kapadım.
İşim bittiğinde hizmetçilere dönüp;
"Tolga Bey'in giysilerini ütülemenize gerek yok." Dedim.
"Ama Helin Hanım.."
Sözünü kestim.
"Dediğim gibi, Tolga Bey'in eşyalarıyla ilgilenmenize gerek yok."
Dedim, odanın çıkışına yöneldim. Çıkarken samimi bir şekilde;
"Kolay gelsin.." Dedim.

Yarı'm #wattys2016Where stories live. Discover now