12

365 149 9
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

24 Haziran 2018

Düğün hazırlıkları için malikânede tam bir koşturmaca havası vardı. Organizasyondan sorumlu kişiler, arka bahçeyi baştan tasarlamaya başlamışlardı. Yaklaşık elli kişi davet edilmişti ve davetli listesini onaylamam için bana getirmişlerdi. İngiltere kraliçesi hariç hiçbir ismi tanımıyordum ve onun da benim onayıma ihtiyacı olduğunu sanmıyordum. Şimdiden heyecanlanmaya başlamıştım.

İki gün önce Yüce Meclis'in önüne çıkarılmıştım. Toplantılar mezarlıkta bulunan çemberde yapılıyordu. On iki sütunun önünde babam da dâhil olmak üzere on iki adam vardı. Beni tam ortaya, iki T sütunun ortasına aldılar. Düşümde doğum yaptığım yere.

Hiç kimsenin kapüşonu takılı değildi ve sırasıyla kendilerini tanıtmak ve beni tebrik etmek için yanıma geldiler. Babam hariç hepsinin elini sıktım. Bazıları beni hayranlıkla selamlarken bazıları daha soğuktu. Babam yanıma geldiğinde başımı farklı bir yöne çevirdim ve söylediklerini duymamazlıktan geldim.

"Tebrik ederim Bayan Addison."

Bir süre yanımda durdu. "Eva" dedi. Tepki alamayınca "Havva" dedi. Sesi hatırladığımdan boğuk çıkıyordu. Arkada bizi izleyen Robert Amca'ya bir bakış attı. Eliot da onun yanındaydı. İkisi toplantıya misafir olarak katılmıştı. Kimseden bir tepki gelmeyince yerine geçti. Yüzünü görmek, ona dokunmak istemiyordum.

Büyükbabam, beni uzun uzun tanıttıktan sonra başımdan geçenleri kısaca özetledi. Konu adayların durumuna geldiğinde ise her kafadan bir ses çıktı. Bazıları "Yine de değerlendirmekte fayda var" derken, bazıları "Bu, Ana Vâris'e hakarettir" diyordu. Her kafadan çıkan sesi benim sert konuşmam bastırdı.

"Herkes sessiz olsun. Ben Eva Addison'ım. Tarikatın inançlı bir müridi ve sizin Ana Vâris'inizim. İçinizden bazıları belki gördüklerime inanmıyor olabilir. Belki de Addison soyunu garantiye almak istiyor da olabilirsiniz. Ama merak etmeyin. İstediğiniz erkek vârisi Tanrı'nın izniyle size ben sunacağım. Ve Ana Vâris olarak malikânede bulunan kızların adaylıklarına son verilmesi emrini veriyorum."

Herkes suskundu. Eliot, sırıtarak bana bakmaktaydı. Bu söylediklerime inanamıyor olmalıydı. Ben bile kendime inanamıyordum. Nereden cesaret buldum bilmiyordum. Hayatımda yaptığım en sert ve net konuşmaydı.

Bu malikânede, bu tarikatta, bu ailede herkes bayanlara hak ettiği değeri vermesi gerektiğini öğrenecekti. "Ana Vâris" diyerek beni yüceltseler de meclis, bir bayandan emir almaya alışık değildi ve benim konuşmam sonrasında oylama yapmıştı. Sonuç değişmemişti. Ve kızlar, daha o akşam malikâneden gönderildi. Victoria'nın yüzünü görmek isterdim. Aslında ona iyilik yaptığımı asla bilmeyecekti.

Bugün ise Doktor Stefan Cavan'la randevum vardı. Hayalimde iki kez doğum yapmış biri olarak şimdi ilk kez jinekolojik muayenemi olacaktım ve yanımda Eliot da vardı.

Doktor, her zamanki neşesiyle odaya geldi. Eliot'a selam verdikten sonra pantolonumun kemer bağlantısına yarısı içeride yarısı dışarıda kalacak şekilde birkaç tane peçete sıkıştırdı ve karnıma bir jel döktü. Soğuk olan jel, birden ürpermeme ve tüylerimin havaya kalkmasına neden oldu.

Doktor, elinde tuttuğu cihazla kasıklarımın üzerinde dolaşıyor bir sağa bir sola kaydırıp arada bastırarak canımı yakıyordu. Şimdi siyah bir ekrana bakıp görüntüleri anlamlandırmaya çalışıyor, net bir görüntü yakalayana kadar da bastırmaya devam ediyordu. Eliot, çok heyecanlıydı ve giderek ekrana yaklaşmaya başlamıştı.

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Where stories live. Discover now