40

290 142 1
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

28 Eylül 2020

Gece Eliot'ın bana sarılması ve omzumu öpmesi ile uyandım. Bu, Eliot'ın her zamanki hareketiydi ve benim de çok hoşuma gidiyordu. Kendi etrafımda döndüm ve onu öpmeye başladım. Çok özlemiştim. Ama bir gariplik vardı. Bu kişinin Eliot olması imkânsızdı. Kemiklerini hissedebileceğim kadar zayıftı ve saçları diken dikendi. Yatağıma kim girmişti? Haykırarak geriye doğru kaçtım ve yataktan kalktım.

"Eva, sakin ol benim."

Çıkan ses Eliot'a aitti ama görüntü onunla bağdaşmıyordu. Eliot, kendi tarafındaki lambayı yaktı. Gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Aşırı zayıflamıştı. Bronzlaşmıştı ama bu daha çok amele yanığı gibiydi. Saçlarını asker tıraşı yapmıştı. Sağ yanağının altında bir morluk vardı. Gözlerim doldu.

"Ama sen.."

"Biliyorum."

"Yüzün?"

"Evet."

Gidip Eliot'a sarıldım. Doya doya öptüm. Bir yandan da ona her dokunuşumda içim sızlıyordu. Kemiklerini hissedebiliyordum. Vücudunda yer yer morluklar ve çizikler vardı. O da beni çok özlemişti. Neler yaşadığını sormam gerekiyordu ama birbirimizi durduramıyorduk. Belki de böylesi daha iyiydi. Onun önce rahatlamaya ihtiyacı vardı. Rahatladıktan sonra ilk o konuştu.

"İyi misin Eva?"

"Ben iyiyim asıl sen iyi misin? Bu hâlin ne böyle? Ne oldu?"

Eliot'ın çıplak göğsüne sarılı vaziyette duruyordum ama kaç yıllık kocam, yabancı bir bedene hapsolmuş gibiydi. Yatakta doğruldum ve ona bakmaya başladım. Bu daha kötü oldu. Yüzünü görmek içimi parçalıyordu ve hepsi benim suçumdu. Yüce Meclis'ten sır saklamamalıydım.

"Madende çalışıyordum."

"Brezilya'da mı?"

"Evet. Öğrenmişsin."

"Çok zayıflamışsın."

"Biraz yemek problemi vardı."

"Saçlarını kesmişsin."

"Banyo problemi de vardı."

"Morlukların var."

"Biraz zorbalık sorunu da vardı. Ama sen asıl diğer adamı gör."

Eliot, espri yaptığını zannederek gülüyordu. Benim gülecek hâlim yoktu. Eliot'a kavuşunca dünyanın en mutlu insanı olacağımı sanıyordum. Şu an mutluluk benden çok uzaktaydı.

"Oğlanlar nasıl?"

Oğlanlar kelimesi hoşuma gitmişti. Gülümsedim ve daha da büyümüş karnımı Eliot'a gösterdim.

"Elijah iyi. Büyüyor işte. Benjamin ise biraz gergin. Hem seni çok özledi hem de uyku problemi yaşıyor."

"Nesi var?"

"Uyku terörü. Neredeyse bir hafta olacak ama son iki gündür daha iyi. Seni görünce sevinecek."

"Tabii unutmadıysa."

"Unutmadı."

Benjamin'in Eliot'ı unutmaması için her şeyi yapmıştım ama asıl sorun Benjamin'in kafasındaki baba görüntüsüyle şimdikinin tutmayacak olmasıydı. Ben bile Eliot'ı yadırgamıştım. Acaba Benjamin ne yapacaktı?

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Où les histoires vivent. Découvrez maintenant