33

292 144 1
                                    

Türkiye, Şanlıurfa

Göbekli Tepe

31 Mart 2019

Doğum sancılarımı otelde çekiyordum. Küvette sıcak suya yüzüstü uzanmıştım ve Eliot, belimi ovalıyordu. Her bağırtımla birlikte "Az kaldı hayatım" diyordu. Herhangi bir ilaç kullanmam, morfin almam ya da sezaryen olmam yasaktı. Doktor Stefan Cavan, beni son kez muayene ettiğinde "Tamam, gidebiliriz" dedi. Kalktım ve kefen saydığım beyaz elbisem yerine siyah renkte başka bir elbise giydim.

Kendimi Göbekli Tepe'de doğum yapmaya artık hazırlamıştım. Eliot yanımdaydı. Doktor yanımdaydı. Sadece bir ritüel olacaktı. Ölüm yoktu. Ölüm korkusu yoktu. Sadece doğum vardı.

Ben hariç tarikatın tüm üyeleri yerini almıştı. Babamı düğünden beri ilk görüşümdü. Endişeli gözlerle beni izliyordu. Doktor ve Eliot, beni iki T sütunun ortasına antik kilimin üzerine yatırdılar. Kimsenin söylemesine gerek yoktu. Ikınmaya başlamıştım bile.

Herkesin yanında kafeslerinin içinde yine yılanlar vardı. Vârisimin doğuşuna şahitlik ediyorlardı. İçimdeki şüphe tohumu filizlenince çevremi gözlerimle taradım. Balta yoktu. Ayin sözlerini söyleyen yoktu. Rahatladım. Sadece doğuma odaklanmaya çalıştım.

Bu üçüncü doğumumdu ama diğerlerinin bu kadar zor olduğunu hatırlamıyordum. Aslında diğerlerinde baskın olan duygum, ölüm korkusuydu. Burada ise salt acı vardı. Terden saçlarım alnıma ve enseme yapışmıştı. Ikınıyor, ıkınıyor bir türlü başarılı olamıyordum. Doktor müdahale etmiyordu. Eliot, sadece başımda dikiliyordu. Tek başıma doğurmam gerekiyordu. Ciddi şekilde uyarılmıştık. Ama bunu başaramıyordum.

Dirseklerimin üstüne doğruldum ve sırtımı zeminden kaldırdım. Dizlerimi olabildiğince karnıma doğru çektim ve gelen sancıyla birlikte bağırdım. Bebeğim hâlâ gelmemişti ama gücüm tükenmişti ve pes edercesine kendimi geriye doğru bıraktım. Parlak gökyüzünü izledim. Sirius yıldızı tam karşımdaydı. Vücudum acıdan titriyordu.

Eliot, "Bu kadar yeter. Sezaryene geçiyoruz" dedi. Yüce Meclis'in tüm üyeleri hep bir ağızdan konuşmaya başladı. "Hayır, olmaz, normal doğmalı, müdahale edilemez" gibi laflar söylemeye başladılar. Doktor ise "Zaten bebek gelmek üzere" dedi.

Eliot, "Hadi hayatım, son kez ıkın" dedi.

Bir kez daha tüm gücümü toparladım ve elimden geldiğince ıkındım. Kendimi bıraktığımda bebeğimin ağlama sesini duydum. Doktor hemen müdahale etmeye başladı.

Çevreme baktım. Balta hâlâ yoktu. Hem ruhen hem bedenen büyük bir rahatlama hissettim. Eliot, ayakuçlarıma bakıp gülümsüyordu. Yaşadığım her dakika geleceğimden görmediğim yeni bir ân demekti.

Eliot, öne doğru eğildi. Bir örtüye sarılı bebeğimi kucağına alıp kollarıma verdi. Ve o anda yaşadığım haz hiçbir kelime ile anlatılamazdı.

Bu âna iki kez gelip eli boş dönmek ne demekti biliyordum. O zaman yüreğim nasıl sızladıysa şimdi tam tersi bir sevinçle atıyordu.

Aman Allah'ım! İnsan kendi canından öte bir can sevebilir mi? Sanki kollarım Benjamin'i tutmak için özel olarak yapılmıştı. Sanki beni tanımışçasına yuvasına yerleşti ve sakinleşti. Bu, dünyada gördüğüm en güzel şey olabilirdi.

Minicikti, sıcacıktı ve kıpırdıyordu. Ağlamaktan ziyade viyaklar gibi sesler çıkarıyordu. Saçları uzundu ve koyu renkti. Gözleri kapalıydı ve ağzını açıp kapatıyordu. Teni buruş buruştu, çirkin olduğunu biliyordum ama o benim için dünyanın en güzel bebeğiydi. Onun bu tatlı bedenini kalbime sokabilir, sadece kendime saklayabilirdim. Hayalimde bebeğimi hep kendime benzetiyordum ama Benjamin, kesinlikle Eliot'a benziyordu. Alnına bir öpücük kondurdum ve "Hayatıma hoş geldin Benjamin Addison" dedim.

Onu daha sıkı tutmak, asla bırakmak istemiyordum ama kollarım titriyordu ve Benjamin, ellerimin arasından kayıyordu. "Eliot, tutamıyorum" dedim ve bebek düşmeden Eliot, yakaladı. Kendimden geçmeden önce duyabildiğim iki şey vardı. Biri, doktorun "Çok kan kaybediyor" dediğiydi. Diğeri ise babamın "Eva" diye bağırmasıydı. Ölüyor muydum? Bebeğimle anca bu kadar vakit geçirmeme mi izin verilmişti? Lütfen onu bana bir kez daha gösterin demek istedim ama konuşamadım. Ve sonrası karanlık.

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Where stories live. Discover now