52

295 140 7
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Rahip Mathias'ın Odası

6 Şubat 2021

Victoria konusunu dün iyilikle çözmüştük. Mathias'ın verdiği eğitimin temeli zaten buydu. Nasıl diyordu Zülfü Livaneli; Dünyayı güzellik kurtaracak. Bir insanı sevmekle başlayacak her şey.

Bugün ise hayatımın normale döndüğü gündü. Eliot, işe gitmişti. Ben yarım kalan işlerimi hallettikten sonra eğitime girmiştim. Mathias'ı çayı içtiğimden beri görmemiştim ve odasına girdiğimde hem heyecanlı hem de telaşlıydı.

"Eva, beni çok korkuttun."

"Biliyorum. Özür dilerim. Sanırım çektiğim acıyla eşdeğerde uyku isteği gelişiyor."

"Çığlıkların hâlâ kulağımda. Buna sebep olan kişiyi ne yapacaksın?

"Affettim bile. Ona ikinci bir şans sundum. Biraz zaman geçtikten sonra çayı içip kontrol ederim."

Büyülenmiş gibi bana bakıyordu. "Senin bu yanını çok seviyorum" dedi. Zaten verdiği eğitim bunun üzerine kurulu değil miydi? Ama söyleyiş tarzı çok değişikti.

"Eğitime geçelim mi?" dedi. "Evet" dedim ve beni öpmek için eğildi. Önce her zamanki gibi öptü ama sonra başımı ellerinin arasına alarak sevişir gibi öptü. Kendimi geriye doğru çektim ama ondan kurtulamadım. Beni bıraktığında elimi acıtırcasına yüzüne tokat attım ve "Sen ne yaptığını zannediyorsun?" dedim.

"Eva, sana âşık olduğumu mu düşünüyorsun?"

"Böyle bir şeyi hiç düşünmedim" dedim. Sinirlenmiştim.

"Bence düşünmeliydin çünkü seni seviyorum Eva. Sana aşığım."

Hayretle geriye doğru sendeledim. Karşımda Eliot'ın kendini gerçekleştiren kehaneti duruyordu adeta.

"Sen kafayı mı yedin? Eliot, seni öldürür ve ben hiçbir şey yapamam. Bir an önce bu evden ayrıl. Yarına kadar sana süre tanıyorum."

Odadan çıkmak için hamle yapmıştım ama çok sert bir şekilde kolumu sıktı ve beni geri çekti. Bağırmak istemiyordum. Bu kesinlikle Mathias'ın ölmesi demekti.

"Hiçbir şey umurumda değil Eva. Çocuklarını da al buradan gidelim. Seni aşağı çeken bir oğlan çocuğuna ihtiyacın yok. Aksine seni yüceltecek bir adama ihtiyacın var."

"Ve bu adam da sen mi oluyorsun?"

"Evet."

Kolumu ondan kurtarmaya çalıştıkça daha da sıkıyordu ve canımı acıtıyordu. Bu duyduklarıma inanamıyordum. Eliot'ın bu konuda haklı çıkmasına inanamıyordum.

"Beni hemen bırak. Eliot'la evliyim. Onu seviyorum. Sen aklını mı kaybettin?"

"Sadece sevdiğini zannediyorsun. Bana direnme Eva."

"Eğer yarına kadar evden gitmezsen her şeyi anlatırım ve senin için yapabileceğim bir şey kalmaz."

"Seni almadan hiçbir yere gitmiyorum ve senin için ölmeye hazırım."

Kolumu ondan çok zor bir şekilde kurtardım ve kendimi koridora atınca Stone'la karşılaştım. Stone, bir şeylerin ters gittiğini anlamıştı. Telaşlandı ve "Eva, iyi misin?" dedi. İlk defa bana ismimle hitap etmişti.

İnsanlar ağrıyan bölgelerini istemsiz bir şekilde ya dudaklarına götürerek ya da tutarak rahatlatmaya çalışırlar. Otomatik bir harekettir ve ben de şu an kolumu tutuyordum. Stone'un daha fazla şüphelenmemesi için hemen toparlandım. "Bir şey yok Stone" dedim ve hızlı adımlarla odama gittim.

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Where stories live. Discover now