31

304 142 1
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

29 Eylül 2018

Bugün beyaz odada son günümüzdü. Eliot'ın odasına taşınması gereken eşyalarımı belirledikten sonra malikâneyi gezmeye çıktım. Bu gezme, malikâneye ilk kez dolaştığım zamandan farklıydı. Sınırlandırılmış hiçbir alanım yoktu ve burayı bir yuva yapmaya kararlıydım. Yanımda Eliot ve Jack Thurston'la beraber en alttan başlayarak gerekli gereksiz her odaya girip çıktık.

Evin tüm elemanlarıyla tanıştım. İsimleri hafızamda tutamasam da samimi bir diyalog gerçekleştirdik. İstihbarat katına geldiğimizde Eliot, kendim için bireysel bir koruma seçmemi söyledi. Karar vermeden önce beni herkesle tanıştırdı. Hepsinin takma isimleri vardı. Birisinin ismi Kazanova'ydı. Yakışıklıydı ama adını söylediğinde kıkırdamalar olmuştu. Sebebini anlayamamıştım. Yüzünde yara izi olan korumanın adı H idi. Esmer olan korumanın adı da Casper'dı.

"Nasıl yani" dedim. "Duvardan geçen ama bacada sıkışan hayalet çizgi film karakteri gibi mi?"

İstihbarat şefi dâhil herkes gülmüştü. Bireysel korumam ise Stone oldu. Herkesi korkutan iri yapısı ve bir kaya gibi sert duran ifadesinin altında nezaket vardı. Ayrıca Türkçe bilmesi de artı bir puandı. Her zaman İngilizce konuşmayı sevmiyordum.

"Onur duydum efendim" dedi.

Jack Thurston, yeni spor programı oluşturmak istiyordu. Mathias, eğitim saatlerimizi belirlemek istiyordu. Diyetisyenim Yasemin Brown'un işine son verilmişti ama zaten malikânede bir diyetisyen vardı ve o da yemek listelerinin üzerinden geçmek istiyordu. Doktor Stephan Cavan, acil durumlar için Addison kan bankasına birkaç ünite kan vermemi istiyordu. Şimdiye kadar kimse kendi kanına ihtiyaç duymamıştı ama tedbirli davranmamız gerekiyordu. Artık kan görmeye dayanamıyordum. Bunu nasıl yapacağımı bilmiyordum.

İç mimarlar dekorasyonla ilgili fikirlerimi almak istiyordu. Temizlik elemanları nevresim takımlarını belirleme, havlu seçimi gibi maddeleri önüme sunarak randevu istiyordu. Bunca istek arasında da büyükbabam bizimle görüşmek istiyordu.

Açıkçası gözüm korkmuştu ve bunca şeyin altından nasıl kalkacağımı bilemiyordum. Eliot, her zaman yanımda derken büyükbabamın bizimle görüşme konusunun onun hakkında olduğunu anlayınca bir şok daha yaşadım. Büyükbabam çok ciddi bir ifadeyle Eliot'ın yüzüne bakıyordu.

"Eliot, zamanı geldiğinde Addison Şirketleri'nin başına geçeceksin ve ben şimdiden işi öğrenmeni istiyorum."

Birbirimize baktık. Eliot'tan ayrı kalmaya henüz hazır değildim ama bir bakıma iyi bir fikirdi. Normal insanlar gibi işe giden, akşam geldiğinde karşılayabileceğim bir kocam olacaktı. Şimdiden tecrübe kazanması da iyiydi. Benim için tek sorun, Benjamin doğana kadar tüm gün yalnız kalmaktı. Ama beni bekleyen işleri düşününce yalnızlıktan bahsetmek biraz zordu. Eliot için başka bir sorun daha vardı. Bu da bütün gün babasıyla dip dibe olacak olmasıydı. Bir ihtimal bu fikir de iyi olabilirdi. Eğitimden çıktığımda bile Eliot, hâlâ bu konuyu düşünüyordu.

"Eliot, surat asma artık. Önünde sonunda şirketi sen devralacaksın. Şimdiden tecrübe kazanman iyi olur. Hem eve geldiğinde Benjamin'le ben, seni bekliyor olacağız."

"Sanki hayır deme şansım var. Büyükbabam, yarın başlamamı istiyor. Seni çok özleyeceğim."

"Telefonum her zaman yanımda olacak. Şey sadece eğitimdeyken yanıma almayacağım."

Eliot gözlerini devirdi. "Bir de o konu var dimi? Bugün eğitim de ne yaptınız?"

Mathias'ın beni tekrar öptüğünü söyleyemezdim ve her eğitim başında öpeceğini de. Ama söylemem gerektiğini de biliyordum. Sadece şu an zamanı değildi. Aslında Eliot'ın bilgisi benden fazlaydı ve müridin öğrencisini öpmesi gerektiğini biliyor olmalıydı. Belki de unutmuştu. Şimdi hatırlatan ben olmayacaktım.

Sadece "Derin felsefik konular" dedim.

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin