45

297 143 0
                                    

İngiltere, Addison Malikânesi

Beyaz Oda

30 Ocak 2021

Eliot Addison, son bir saattir Eva'yı cep telefonundan arıyordu ama ulaşamıyordu. İşin garip yanı Stone da dâhil olmak üzere kimse Eva'yı görmemişti ve nerede olduğunu bilmiyordu. Bütün hız sınırlarını ihlal ederek malikâneye gelen Eliot Addison, önce beyaz odaya oradan da oğlunun odasına gitti.

Benjamin Addison, pedagogla birlikte etkinlik yapmaktaydı ve babasını görmesiyle birlikte koşarak gidip ona sarıldı.

"Baba, men parnaklarımı boyadım."

"Çok güzel Benjamin. Nurdan Hanım, Eva'yı gördünüz mü?"

"Hayır efendim. Sabahtan beri görmedim."

Eliot Addison, oğlunu bırakıp koridora fırladı. Stone, koşturarak kendisine doğru gelmekteydi. "Ne yaptın? Buldun mu?" diye sordu. Stone, başını hayır anlamında salladı ve "Hiçbir yerde yok, efendim" dedi.

"Mathias nerede?"

"Efendim, açıkçası onu da bulamıyorum. Odasında yok ve cep telefonuna da cevap vermiyor."

Eliot Addison, bir anda heykel gibi dondu. Aklına gelen ilk düşünce başından beri güvenmediği Rahip Mathias'ın Eva'yı kaçırmış olabileceğiydi. O sırada Stone'nun telsiz kulaklığına bir bilgi geldi.

"Efendim, Mathias havuzdaymış."

Tüm şaşkınlıkları ile birlikte Eliot Addison ve Stone, havuza geldiler. Diğer korumalar Mathias'ı sudan çıkarmış ve onu sorguya çekmeye çalışıyorlardı. Eliot Addison gelince bir adım geriye çekildiler.

"Eva nerede pislik herif?"

"Neler oluyor?"

"Sorumu duydun. Eva'nın nerede olduğunu biliyor musun?"

"Evet, yatağımda uyuyor."

Günlük hayatın akışından normal bir şeymiş gibi bahsetmesi Eliot Addison'ı çileden çıkardı ve Rahip Mathias suratına sert bir yumruk yedi. Adam sendeleyerek geriye doğru düştü. Olanları şaşkınca izlemekteydi.

"Neden senin yatağında uyuyor?"

"Bugün eğitimde ayahuasca çayından içti ve hemen uykuya daldı. Ben özür dilerim. Sadece onu rahat ettirmek istemiştim."

"Bana ya da korumalara haber vermek aklına gelmedi sanırım."

"Özür dilerim efendim."

Eliot Addison, üçüncü kata çıktı ve Rahip Mathias'ın odasına yöneldi. Eğitim yaptıkları alan boştu ve kapısı açıktı. Yatak odasının da kapısı açıktı ve bu durum, korumaları içeride birisinin olmadığı yanılgısına düşürmüştü.

Eliot Addison, ışığı açıp Eva'nın yataktaki hâlini görünce yutkundu. İki büklüm cenin pozisyonunda görmeyi beklediği Eva, yatağın ortasında elleri ve bacakları garip pozisyonlarda açık, saçları dağılmış bir şekilde yatıyordu. Tıpkı seks sonrasında uyuyan birini andırıyordu. Kafasındaki tüm sesleri susturmaya çalışan Eliot Addison, Eva'yı kucakladığı gibi kendi odalarına götürdü ve doktoru arayıp yanına çağırdı.

"Eva'yı muayene etmeni istiyorum doktor."

"Çaydan mı içti?"

"Evet, ama onun için muayene etmeni istemiyorum. Tecavüze uğrayıp uğramadığını söylemeni istiyorum. Ve eğer bu konu, buradan çıkacak olursa seni kendi ellerimle öldürürüm. Bunu bilmiş ol."

Tehdit, doktorun titremesine neden olmuştu ve her zamanki gibi itiraz etmesine.

"Efendim, Bayan Addison'ın uyanmasını beklesek ve sonra muayene etsem olmaz mı?"

Eliot Addison, dişlerini sıkarak "Sana dediğim bir şeyi ikiletmeden yap doktor" dedi.

Doktor, ön muayenede Eva'nın tecavüze uğramadığını söyledi ve numune alarak tahlile göndereceğini belirtti. Eliot Addison için sancılı bekleyiş başlamıştı. Hem Eva'nın uyanmasını bekliyordu hem de tahlilin sonucunu. Geceye doğru bir vakitte yatak odasının kapısının çalınmasıyla irkildi. Gelen kişi Bayan Parker'dı.

"Efendim, Küçük Bay Addison çok ağlıyor. Ben ne yapacağımı şaşırdım."

"Neden ağlıyor?"

"Annesini istiyor efendim. Ama Bayan Addison rahatsızmış. Ne yapalım?"

"Tamam, Benjamin'i getirin. Bu gece benimle uyusun."

Eliot Addison, ölü gibi uyuyan Eva'nın yanına oğlunu koydu. Benjamin Addison, ilk etapta annesini uyandırmaya çalışsa da başaramadı. Uzun bir süre Eva'nın saçlarıyla ve yanaklarıyla oynadıktan sonra onun yanına kıvrılarak uyuyakaldı.   

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Where stories live. Discover now