58

329 151 1
                                    

İngiltere, Oxford

Oxford Üniversitesi

20 Kasım 2021

Yüce Meclis, yaklaşık iki saat bizim malikâneden ayrılıp kendi evimizde yaşayacak olmamızı tartışmıştı. Bazıları, zaten üniversite okuyarak tedbirsiz davrandığımızı ve suikastlere açık olduğumuzu söylüyordu. Değil malikâneden ayrılmak, okulu bıraktırıp bizi altın kafese kapatmak istiyorlardı. Bazıları ise zaten yakından ve uzaktan sürekli izlendiğimizi, tedbirli olduktan sonra özgürce her şeyi yapabileceğimizi söylüyorlardı. Sonuçta, hafta sonları malikânede kalma şartıyla kendi evimize çıkmamız oy çokluğuyla kabul edilmişti.

Bize alışan Harold amcam, biraz surat asmıştı ama bir şey dememişti. Onunla sadece akşam yemeklerinde buluşuyorduk. Benjamin'e alışmasına rağmen Eliot'la arasında bir uçurum vardı adeta. Büyükbabamın vefatından sonra bu uçurum kapanır sanmıştım ama hiçbir değişiklik olmamıştı.

Evimiz için içmimarlarla görüşmüştük. Evde tadilata gerek yoktu sadece istediğimiz mobilyalar yerleştirilecekti.

Bugün Patricia meselesini halledecektim ve Stone'a yakınlarımda bulunmasını rica ettim. Konuyu anlamıştı. Eliot'ın sınıfının önüne geldiğimizde arabada çok önemli bir kitabımı unuttuğumu söyleyip Eliot'ı tekrar otoparka yolladım. Surat asıp Stone'u gönderecekti ki ısrar edince gitti. Aslında şüphelenmişti de.

Eliot'ın sınıfına göz attım ama havuç kafa ortada yoktu ve beklemeye başladım. Eliot gelmeden onun gelmesi için dua ediyordum. Bir dakikanın sonunda köşeyi dönerek bana doğru geldiğini gördüm. Sanki dünya onun etrafında dönüyormuşçasına havalı yürüyordu. Bana iyice yaklaştığından saldırıya hazırlandım.

"Bakar mısın? Adın Patricia'ydı değil mi?"

Bana küçümseyen bir bakış attı ve "Evet, sen kim oluyorsun?" dedi.

"Bak tatlım. Benim hakkımda bilmen gereken ilk şey, sevdiğim adamın etrafında zehirli sarmaşık görürsem budayacak olmamdır."

Tam ağzını açıp cevap verecekti ki Stone, tüm haşmetiyle yanıma gelip "Efendim, rahatsız mı ediyor?" dedi. Ceketini hafif sıyırıp silahını göstermişti ve bu kadarı Patricia'nın korkarak kaçması için yeterli olmuştu.

Yaptığımdan utanıyor muydum? Aslında utanıyordum ama bir yandan da çok komikti. Yanımdan geçen birinin laf atmasıyla irkildim.

"Hey prenses, beni öper misin?" dedi.

Stone sinirlenmişti ve onu durdurdum.

"Seni ne kadar öpsem de kurbağalıktan kurtaramam ki" dedim.

Eliot geldiğinde bir işler çevirdiğimi anlamıştı. Ve bana laf atan çocuğu duymuş olacak ki "Bazen korumalara boşuna para ödüyoruz diye düşünüyorum" dedi. 

SUSKUN-Bir Göbekli Tepe Efsanesi 3Onde histórias criam vida. Descubra agora