6.Bölüm: Sonbahar

789 465 305
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Adımlarımız uyumluydu. Bunu bahçenin etrafında belki de onuncu turumuzu atarken fark ettim. Konuşmuyorduk sadece olabildiğine yürüyorduk hiç durmayacak gibi. Sessizliğimiz bozulacak gibi de değildi.

Ara sıra bana çevirdiği kafasıyla her zamanki gibi kısık gözlerini üzerimde gezdiriyordu. Gözlerinin kısık olmasının sebebi belki de bulutların arasından kendini hissettiren güneşti. Gülümsemiyordu ama suratında güzel bir ifade vardı.

"Canın mı sıkıldı yürümekten?" diye sordu bir anda kafamı ona doğru çevirdim.

"Hayır. Sen sıkıldın mı?" başını hayır anlamında iki yana salladı.

"Ama sanki konuşmak istiyor gibisin." diye de eklediğinde biraz şaşırmıştım.

"Fark etmez benim için. Eğer konuşmak istiyorsan..."

"Konuşalım o zaman. Ne anlatmamı istersin?" hızlıca atıldı. Sanki hep bu anı bekliyormuş gibiydi. Yüzüne anlamsızca baktım. O ise yine kendi kendine devam etti.

"Ben de pek eski sayılmam buralarda. Bir dönem oldu geleli." Açelya bu durumdan bahsetmişti fakat ilk kez duyuyormuş gibi davranmak uygun olsa gerekti.

"Daha öncesinde neredeydin, neden dönem ortasında buraya geldin peki?" benden böyle atılgan bir soru beklemiyor gibiydi. Hafifçe gülümsedi.

"Başıma geleceklerden haberdardım. Biraz da özgür olmak istedim. Tek başıma hayata alışmak için." hafifçe düşününce söylediği sebeplerin hemen hemen benimkilere benzer olduğunu fark etmiştim. Bu beni biraz keyiflendirmişti.

"Benimle aynı sebeplerden neredeyse. Güzel bir rastlantı." bir anlığına duraksayıp ilk kez cidden Deniz ile benzeyip benzemediğimizi düşündüm. O ise beklenmedik bir anda ve gizemli bir biçimde derin bir nefes alıp kafasını gökyüzüne kaldırdı.

"Gökyüzü ne kadar güzel değil mi?" böylesine günlük bir konunun ortasında böyle bir şeyi ifade etmesi durumu daha da ilginç kılmıştı.
Karşı gelmedim, keyfini de bozmadım.

"Evet çok güzel..." ben de kafamı gökyüzüne kaldırmış, onun gözlerinin takılı kaldığı kısımları tahmin etmeye çalışarak bulutlarla bakışıyordum. Birkaç dakika süren sessizlikten sonra başını bana çevirdi fakat ben hala gökyüzüne bakmakla meşguldüm.

"Neden bu kadar geç kaldın?" diye mırıldandı buruk bir sesle. Anlam vermemiştim. Ben ona döndüğümde bu sefer de o tekrar gözlerini gökyüzüne çevirmişti.

"Efendim?"

"Güze diyorum. Sonbahara. Sonbahar yağmurlarına. Sence de geç kalmadılar mı artık?" konuyu bir anda yeniden saptırmış gibiydi. Geç kalıp kalmadığımı bana mı sormuştu yoksa sonradan söylediği gibi güz yağmurlarına mı sitem etmişti hala emin değildim.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now