11.Bölüm: Şimşek

585 342 135
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***


Günün akşamında taburcu edilmiştim hastaneden. Bir günlük rapor yazmıştı doktor. Cuma günü okula gitmeyip evde dinlenecektim. Cumartesi ve pazar gününü de katarsak tam üç gün herkesten, her şeyden uzak kalacaktım. Bazı şeyleri düşünmek için bol bol vaktim olmuş olacaktı.

Eve varıp odama geldiğimde her şeyin pazartesi sabahı bıraktığım gibi olduğunu görmüştüm. Annem yavaşça üzerimdeki montumu çıkarıp askıya astıktan sonra üzerime pijamalarımı giymeme yardım etmişti. İkimiz de keyifsizdik. Yatağıma yatıp yorganı boynuma kadar çektiğimde gözlerimi asla onunkilerle buluşturmadım. Çünkü üzerimdeki yükün onun bakışlarıyla daha da ağırlaşacağını biliyordum. O da beni tanıyordu, gözlerine bakmayacağımı biliyordu. Damarlı elleriyle sol elimi avcunun içine aldı. Birkaç kere yutkundu ve bir şey söylemek üzere araladı dudaklarını.

"Nasıl hissediyorsun?"

"Karmaşık." diye yanıtladım düşünmeden. Aklım Deniz ile aramızda geçen o sıradışı diyaloglardaydı.

Sustu. Susmasını sebebi göz yaşlarının aktığını fark etmemi istememesindendi. Yüzüne bakmıyordum çünkü. Ama ben anlamıştım yaşlarının sel olup aktığını. Yüzüne bakmam gerek değildi, ben hissetmiştim.

Dümdüz tavana bakıyordum. Annem artık yaşlara dayanamayıp odayı sessizce terk edene kadar ayırmadım bakışlarımı oradan. En sonunda ise kendimle baş başa kalmıştım. Gün boyu sol yanımdaki ağrıyı kısmak için kendimi kasmıştım bu da başımın ağrımasına yol açmıştı. Hep aynı şeyler, diye geçirdim içimden. Dönüp dolaşıp aynı şeyler. Her saniyesini ezberlediğim anlar ve hiç bir şekilde değişmeyen sızılar...

Söküp atmak istiyordum kalbimi içimden bazen. Öyle bir hınçla çekip koparayım ki onu oradan bir daha hiç acımasın, kimseyi acıtmasın... Ama sonra aklıma içindekiler geliyordu. Ben onu içimden çekip alırsam, katil olurdum. Kendi içimdeki insanların, duyguların katili. Kendi katilim.

Zordu, çok zordu. Anlamazsınız demeyeceğim, anlayamazsınız diyeceğim. Delicesine kendinin katili olmak isteyen bir insanı, anlayamazsınız. Hiç bir kelime ifade edemez, hiç bir kelime yeterli olmaz bu durumu anlatmaya. Sizin suçunuz değil bu, kelimelerin suçu. Onlar anlatabilse keşke.

Ağlamıyordum. Vücudum göz yaşı üretmekten yorulmuştu, artık onun için bile takati kalmamıştı. Elimi sol yanıma doğru götürdüm. Hissettiğim ritimden nefret ediyordum. Bileğimde, boynumda atan her çarpıntıdan nefret ediyordum.

'Çoktan durman gerekirdi...' diye mırıldandım.

Herkese 'alışığım ben zaten' diyip geçiştirmiştim. Alışık olduğuma kendim bile inanmıştım. İnanmamalıydım, doktor 'Bu son artık iyileştin.' dediğinde de inanmamalıydım. Kandırıldım. Kandığım yalanlar benim gerçeğim oldu ta ki direğe çarpana kadar. Çarptığım o direk beni sarstı, yalan dünyasından sıyrılıp gerçekliğe dönmemi sağladı. Hiç ummadığım kadar umdum o an, ne olur ne olur tüm bunlar kabus olsun diye, olmadı. Her şey gözlerimin önündeydi, her şey gerçekti. Uyumak istedim, sonsuz olanından. Ama hiç bir zaman uykular dostum olmadı. Bekledim, bekledim... Dostum değildi uykular...

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now