23.Bölüm: Affetmek

381 238 449
                                    

Not: Geçmişi okumayı bitirdik. 18.bölümde kaldığımız yerden devam ediyoruz.

bölümde kaldığımız yerden devam ediyoruz

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

*Dilara'nın anlatımıyla/18. Bölüm sonunun devamı*

"Dilara"

Yanımdaki karanlıktan gelen ses ile irkiliyordum. Ses çok tanıdıktı, kulaklarım sanki bu sesi duymak için yanıp tutuşuyor gibiydi. Susmak istiyordum sonra, o sesi tekrar duymak ve gerçek olduğuna emin olmak istiyordum. Belki kolumu uzatmalıydım ona doğru. Belki dokunmalıydım ona. Eğer gerçekse orada olmalıydı değil mi? Beni görüyor olmalıydı, benim soluklarımı duyuyor olmalıydı.

Kafamı yan tarafa çevirmeye korkuyordum, nasıl tepki vereceğimi bilmiyordum. Bu sadece bilinçaltımın bana oynadığı bir oyun muydu? Rüyada mıydım? Ben şuan uyanık mıydım?

Gözlerimi bir anlığına kapattım. Düşüncelerimi olabildiğince toplamaya çalıştım. Derince aldığım nefesi yavaşça dışarı bırakırken açtım gözlerimi. Açar açmaz hiçbir şey yapmaya fırsat bulamadan yanımdaki kişi beni kollarının arasına sardı. Bu normal bir sarılma değildi, sanki o kişi bana saklanmak istiyormuş gibiydi. İkinci defa ailem dışındaki birinin sarılması beni bu kadar etkilemişti. Donup kaldım o an, ne konuşacak kelimem ne de akıtacak göz yaşım vardı. Hatta birkaç saniye nefes almayı bile unuttum. Bir süre öylece kaldık kıpırdamadan, ses çıkarmıyorduk ikimiz de. Sonra o, sessizce ağlamaya başladı. Makinelerin loş ışıklarına maruz kalan odamı bir süre onun içten ağlamaları doldurdu. Omzuma akan sıcak göz yaşlarını hissettim. Yüzümde tek bir mimik yoktu.

Tek isteğim olanları kavramaktı ve bu çok zordu benim için. Rüyada gibiydim, uyanmak istemediğim bir rüyaydı bu. O buradaydı, o yanımdaydı, ben onun kolları arasındaydım. İnanabiliyor musunuz? Her şey yalanmış! O zarar görmemiş, sapasağlam. O ölmemiş, hala nefes alabiliyor. İkimize de yetecek nefes var ve ikimiz de buradayız.

Hala tepkisizce beklerken o korkak ellerini saçlarımda gezdirmişti ardından soluklarını düzenlemeye çalıştı. Dokunmaya korkuyor gibiydi bana, o kadar narin değiyordu ki eli saçlarıma bir an bunun verdiği huzurla tekrar uyuyacağımı sanmıştım. Sonra dinmiş ağlama seslerinin arasından fısıltısı duyulmuştu.

"Özür dilerim..."

Hiçbir şey diyemeden öylece bekledim. Sanki uyuduğum saatlerde mimiklerimi ve tepkilerimi benden almışlardı.

"Özür dilerim Dilara."

"Daha önce gelmediğim için özür dilerim." Sözlerini bitirdikten sonra tekrar akıttı göz yaşlarını. Benden kendini saklamıyordu, bana kendini göstermeyi tercih ediyordu. Her halinden belliydi pişmanlığı, özür üstüne özür diliyor bir nebze olsun kendini avutacak bir şey arıyordu. Peki var mıydı bende öyle bir şey? Sonra bir anda ağzımdan bir kelimenin çıktığını hissettim. Aklım böyle bir şey söylememi emretmemişti ama kalbim için aynı şey söz konusu değildi.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now