12.Bölüm: Gri

551 330 94
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Öylece duşakabinin camından aşağıya kayan su damlalarını izliyordum. Aklımdakilerin, kafamdan aşağıya dökülen sıcak su sayesinde buharlaşmasını istiyordum sanki. Her şeyi unutmak veya her şeyi apaçık öğrenmek... En istemediğim şey, arada kalmak. 'Ya öyleyse' gibi ardı arkası kesilmeyecek düşünce ve yargılardan nefret ediyorum.

Grilerden nefret ediyorum. Siyah ve beyaza aşığım ben.

Ama insan aşık olduğu şeye değil nefret ettiği şeye benzer hep. Kendinde olmayanı ister, hep ona aşık olur. İçindeki onu tiksindirir, en kötüsü olarak aklına yerleşir. Ben apaçık gri bir insanım; kararsız, hep arada kalan, hiç bir zaman verdiği kararlardan memnun olamayan, aklı hep diğer seçenekte kalan...

Resimlerimi hep siyaha veya beyaza boyadım ben. Kendimi böyle görmek, böyle bilmem istedim. Olmadı. Zamanla beyazın içine siyah karıştı. İlk başta korktu siyah kendini yalnız hissedeceğinden ama beyaz onu sımsıkı sarmaladı, ikisi de yalnız değildi artık. Siyaha boyadıklarımın içine karışan beyaz da oldu hep. Usul usul yaklaştı önce, siyah onu içime çekip kucaklayana kadar... Tüm bu resimlerde sonuç hep gri oldu. Benim nefret ettiğim gri...

Banyodan çıkıp odama gittiğimde yatağımı toplu bulmuştum. Üzerime rahat bir şeyler giyip saçlarımı makineyle kuruttuktan sonra aşağı kata inmek için odamdan çıkmıştım.

Babam da annem de mühendisti ve aynı şirkette çalışıyorlardı. Annemi sabah görünce işe gitmediğini yani izinli olduğunu anlamıştım. Fakat aşağı indiğimde ne annemi ne de babamı bulamayınca bir işinin çıkıp gittiğini düşünmeye başlamıştım. Bir bardak su almak için mutfağa gittiğimde telefonum çaldı. Annem arıyordu, hızla açtım.

"Anne, neredesiniz?" onun konuşmasına fırsat vermeden atıldığımda endişeli bir sesle karşılık verdi.

"Canım, iyi misin?"

"İyi, iyiyim de neden gittin?"

"Benim birkaç önemli işim çıktı acil evden çıktım o yüzden. Baban da işte. En erken akşam sekiz gibi evde oluruz canım. Sen kendini yorma, kahvaltını hazırladım masada. İyice karnını doyurup dinlenmene bak, olur mu?" keyifsiz bir ifadeyle masada duran kahvaltımla bakışırken mırıldandım.

"Tamam anne, akşam görüşürüz."

"Görüşürüz."

Telefon kapanınca suyumu doldurup masaya oturdum ve bardağın içine limon sıkmaya başladım. Dalgınlıkla fazla sıkmış olacağım ki, bu zamana kadar içtiğim en ekşi limonlu suydu. Sudan bir yudum almamla yüzümü ekşitmem bir olmuştu. Baygın gözlerimle etrafa bakındım. Yalnızlığın verdiği huzur ve soğukluk beni etkisi altına almıştı.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now