58. Bölüm: Maske

129 84 209
                                    

"Karanlığımın tam ortasında bir mum yandığında, o minik ve titreyen alevin bu sefer üşümediğini hissettiğimde kendimi tekrar o falezin kıyısında bulmuştum

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Karanlığımın tam ortasında bir mum yandığında, o minik ve titreyen alevin bu sefer üşümediğini hissettiğimde kendimi tekrar o falezin kıyısında bulmuştum."

***

*Dilara'nın anlatımından/Günümüz*

Kan kırmızısı bir elbisenin ardına saklanan bedenim, beyaz tenimin eşliğinde kişiliğime ait olduğuna emin olamadığım bazı duygularımı ön plana çıkarıyordu.

Cesaret ve cüretkarlık.

Desenli fuları boynuma bağlayıp izlerimi kamufle ettikten sonra ise bu duygular baskılanıyor gibiydi. Biraz korkaklık tırmanıyordu kalbimden tüm uzuvlarıma. Ardından biraz da tedirginlik. Keyfim yoktu, o balonun benim için yıllar önce bir hayalden ibaret olduğu doğruydu fakat şuan, şuan her şey tersine dönmüştü. Gizemler ve gizlilikler artık sınırını aşmış ve rahatsız edici olmaya başlamıştı.

Üzerimdeki elbisenin kırışmaması için dikkatli bir şekilde makyaj masasının önündeki sandalyeye oturdum ve makyaj çantamdan uygun birkaç malzeme aramaya koyuldum. Tenime uyumlu bir fondöteni yüzüme uyguladıktan sonra allık ve aydınlatıcıyla gölgelendirip aydınlatma işlemleri yaptım. Siyah buğulu bir göz makyajı, fularımdaki desenleri andırıyordu. Rimel ve fardan sonra kırmızı rujumu dikkatlice dudaklarıma sürdüm.

Kısa saçlarımı çapraz bir şekilde ayırıp spreyle sabitledikten sonra inci küpelerimi taktım. Yıllarca kendimle özdeşleştirdiğim parfümümü boynuma ve bileklerime sürdüm. Ayakkabılarımla aynı renkte olan kolsuz çantamın içine telefonumu ve cüzdanımı da yerleştidikten sonra tamamen hazır hissediyordum. Tam o sırada kapımın çalınmasıyla irkildim. Çantayı makyaj masasının üzerine bırakıp kapıya yöneldim ve açtım. Gelen takım elbiseli ve papyonlu adam gözlerini hızlıca üzerimde gezdirdikten sonra misafirperver bir tavırla hafifçe öne eğildi ve Türkçe konuşmaya başladı. Bu adam beni havaalanından alan ve otele yerleşmemde yardımcı olan adamdı.

"Hazırsanız çıkalım hanımefendi." dedi memnun etmeye çalışır bir tonda. Hafifçe gülümsedikten sonra kafamı salladım ve çantamı alarak odadan çıktım. Adam önde ben arkada ilerlerken asansörü çağırmak üzere durakladı ve düğmeye bastı. Kapı açılıp içeriye geçtikten sonra ilk kez sorgucu yanıma hakim olamayarak sordum.

"Yöneticinizin düzenlediği bu baloya mülakat için çağırılan mimarların davet ettiğini bilmiyordum." bir adım önümde kapıya doğru dönük olan adam önce kafasını öne eğip güldü ardından kafasını bana çevirip tekrar süzdü.

"Aslında davet edilmiyor. Siz bu gece özel bir misafirsiniz, nottan da anlamanız gerekirdi." yüzündeki ifade her ne kadar mesafeli ve görevine uygun bir şekilde olsa da beni rahatsız etmişti. Özel misafir olmam konusu ise ayrı bir muallaktı, beni özel davet edecek kadar tanıyan yönetici kimdi ki? Merağımı gizlemek için ağırdan almam gerektiğini düşündüm ve önemsemez bir tavırla tekrar konuşmaya başladım.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now