35.Bölüm: Havai fişek

319 228 76
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

*1 hafta sonra*


Günler sonra Deniz'in evine ilk defa normal bir buluşma için gelmiştik. Bilinmeyen birinden gelen mektupları çözmek veya yüzlerce uçuşu araştırmak için değil, sadece ve sadece normal bir buluşma için...

Sömestr tatilinin ilk haftasını geride bırakmıştık. Birkaç günde bir ya her zaman gittiğimiz kafede ya da Deniz'in evinde buluşuyorduk. En serbest alanlarımız buralardı. Buluşmalarımızın çoğunda ders çalışıyor, çok az bir kısmında ise oyun oyun oynayıp film izliyorduk. Bu seferki buluşmamızı hafta sonuna ayarlayıp iki gün boyunca Deniz'in evinde kalmaya karar vermiştik. Daha doğrusu bu, Demir ve Açelya'nın planıydı. Ev sahibi olan Deniz'in bile en son haberi olmuştu. Öğleden sonrasını kütüphanede ders çalışarak geçirip akşam üzeri eve gelmiştik. Hepimiz oldukça yorulmuştuk. Demir içeri girer girmez montunu ve atkısını bir kenara fırlatıp kendini koltuğa bıraktı.

"İçim dışım momentum oldu kendimi ödüllendirmem lazım. Az kalsın kusacaktım."

"Tamam Demir geldik işte söylemeyi kes." diye çıkıştım hafif bozuntuyla.

"Dilara kusura bakma ama size kalsak sabahlardık orada."

"Endokrin sistem notlarımı tamamlayamadım!" onun ve Açelya'nın ısrarı ile eve gelmiştik ama benim daha çalışmam gereken çok yer vardı. Bu yüzden biraz kızmıştım onlara. Demir'in uzandığı koltuğun karşısındaki koltuğa oturup kollarımı bağladım. O sırada Deniz önümden geçerek çaprazımdaki tekli koltuğa oturdu.

"Bende var o notlar veririm sana." dedi gülerek. Sinirli bakışlarımı Demir'den alıp Deniz'e çevirdim. Yüzüm yumuşar yumuşamaz Demir atıldı.

"Bak işte yardımsever sev-arkadaş! Arkadaş!" iki elini havaya kaldırıp tek bir noktada üst üste getirdikten sonra yavaşça iki yana açtı.

"Senin gibi." dedim onun bu saf haline gülerek. Aniden doğruldu ve ayaklarını zemine birleştirdi.

"Pardon Dilara ama..." sağ kolunu yana doğru açıp ona doğru gelmekte olan Açelya'yı bekledi konuşmasını sürdürmek için. Ama bu oyununa ayak uydurmayacaktım, tam tersine bozmak için çabalayacaktım.

"Nasıl yani!?" dedim yüzümü ekşiterek.

"Sen yardımsever bir arkadaş değil misin?"

"Hayır öyle değil." diyebildi. Kafasında kurduğu cümleleri ona söyleme fırsatı tanımamıştım. Ardından benim bu tavrına karşılık yüzünde sinsi bir ifade oluştu. Kafasını Açelya'ya çevirip gülerek konuştu.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now