36.Bölüm: Serseri

329 226 35
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

*Yazarın anlatımından*

Pişmanlıklar her zaman kötü şeylerle mi sonuçlanırdı?

Son pişmanlıklar hiçbir zaman mı fayda etmezdi?

Hayır tam tersine, hayatta hiçbir şey sabit değildi. Yeri gelir son pişmanlıklar da fayda verirdi. Yeterki birbirine sığabilecek iki yürek olsun ortada. Onlar tamamlardı birbirlerini, ayrı durdukları vakitleri telafi ederlerdi.

Cansu uzun zamandır uğramadığı evine bu sefer büyük bir heyecanla gitmişti. Bu heyecanının sebebi ise kısa süre önce aldığı bir davet olmuştu. Bu davet, belki de yıllardır hayaliydi Cansu'nun. Şimdi bunun gerçekleşmesini beklerken içi içine sığmıyordu. Hızla evine sürdü motorunu. Her kapısına geldiğinde yüzü asıldığı evine gülerek girmişti bu sefer. Kimseye görünmeden odasına geçmek istedi, derin bir uyku çekmek ve yarına hazırlanmak için sabırsızlanıyordu.

Kapıdan girdiğinde onu hizmetli karşılanmıştı. Ona sessiz olmasını söylemekte geç kalınca günlerdir çıt çıkmayan holde bir ses yankılandı.

"Cansu Hanım geldi!" Cansu bundan memnun olmamıştı ama keyfinin kaçmasını istemiyordu. Hızlı adımlarını merdivene doğru yönelttiğinde soğuk ve sert bir ses onun adımlarını basamaklara çivilemesini sağlamıştı.

"Cansu bir selam da mı yok?" Cansu kafasını normal bir hızda arkasına çevirip aşağıdan ona sinir bozucu bakışlarla bakan annesine baktı. Yüzü asılmaya başladığı sırada annesi sözlerine devam etti.

"Eve uğramanı gerektirecek ne oldu açıkçası merak ediyorum." yüzüne bakmaya bile tenezzül etmeden ellerindeki hasta dosyaları üzerinde birkaç inceleme yapıyordu kadın.

"Çalışıyormuşsun, zahmet etmeseydin. Uyumaya geldim başka bir şey için değil. Müsaadenle..." tekrar arkasını dönüp bir basamağı çıkmıştı ki annesinin mırıltısını işitti.

"Sabah görüşmemek üzere." ardından da ayakkabılarının sert zeminde çıkardığı sesleri dinledi. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve hışımla çıktı merdivenleri.

Odasına girip kapıyı kilitledikten sonra tam karşısında bulunan aynanın önüne geçip oturdu. Anında asılan suratına baktı, elini yüzünde gezdirdi. Ela rengi gözleri, keskin burnu, açık alnı ve yanakları... Parmakları dudaklarına değince içinde canlanan anıları ona gülümsemesi gerektiğini hatırlattı. Onlara inat gülümsemeliydi, keyfinin bozulmasını engellemeliydi, sadece ve sadece yarını düşünmeliydi.

MOR MENEKŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin