53. Bölüm: Büyümek

139 91 106
                                    

Bölüm şarkıları:
♪ İkiye On Kala ~ İyi ve Güzel Kadınlar Hep Ağlar

"On yedi yaşımı bıraktığım o sokakları içime gömdüğüm o anlarda büyümüştüm ben

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"On yedi yaşımı bıraktığım o sokakları içime gömdüğüm o anlarda büyümüştüm ben. Bir daha kimseye bağlanmamaya söz verdiğimde büyümüştüm. Rüyalarımda ağlayınca yüzümü yıldızlara dönebildiğimde, yerçekimli bir karanfil olduğumuzu kabul ettiğimde büyümüştüm."

***

Sayısız insanla karşılaştığımız bu hayatta her insan, bize bir şeyler öğretir. Kimi dostluğu, kardeşliği ve sevgiyi yaşatır bize. Bir kalbimiz olduğunu fark etmemizi sağlar. Bazıları ders verir, iğrençlikleri midenizi bulandırdığı sırada kendinize hakim olabilmeyi ve tek başınıza onlarla baş edebileceğinizi kanıtlamanızı sağlar. Bir başkası aşkı öğretir, hayatınızın dip noktasından zirvesine keyifli bir yolculuk yaptırır. Eğer şanslıysanız zirvede kalmayı başarabilirsiniz. Ama benim gibi talihsiz biriyseniz, o zirveye çıktığınız gibi inmesini de çok iyi bilirsiniz. Yağmurun sağanak ve benim kapüşonumun olmadığı bu hayattan ne öğrendin diye sorarsanız sanırım tüm bunlar şimdilik yeterli bir cevap olacaktır.

Tik, tik, tik...

"Sence ben tüm bunları bilsem yine de senin o yemeğe gitmene izin verir miydim?" omuz silkerek limonlu soğuk suyumu içmeye devam ettim. Açelya ise kahvaltısını mahkemeye yetişmek için hızlıca yapıyor, dün gece olanları ona anlattığımdan beri kendi kendine yakınıyordu.

"Güney'le Demir nereden biliyordu peki bu adamın ne pislik olduğunu?"

"Biliyorlar mıydı!?" şaşkınlıkla doğruluğumda sitemle konuştu.

"Hani gözleri tutmamıştı o Alp'i. Dün öyle diyorlardı."

"Onların kendilerinden başka hangi erkeği gözleri tuttu ki?" tahminimden fazla tepki vererek gülmekten öksürüklere boğulmuştu.

"Haklısın!" dedi zorlukla. Hızlıca kalktığı masayı toplamaya yeltenmeden askılığa yöneldi. Evrak çantasını alıp aynada saçlarını düzeltti.

"Bugün o adamın yüzünü görmek zorunda kalacağın için senin adına üzgünüm." son kez rujunu tazelemek için büyük bir özenle sürmeye başladı.

"Biliyor musun, umrumda bile değil." umursamazlığın zirvesini yaşıyor, keyfimi hiç bir şeyin bozamayacağını kanıtlamaya çalışıyordum.

"Ah, duygusal bir anneyim dediğimde inanmıyorsun ya bana. İlla ağlamam mı gerek senin bugünlerini gördüğüme?" eskileri anımsadığını anlamıştım. Konuşmamız git gide duygusallaşıyor, sabah sabah efkara sürükleniyorduk. Kafamızı dağıtmak için bir anda ayaklandım.

"Aman sakın ağlama, en son ağladığın zamanı hatırlıyorsundur üç gün kendine gelememiştin."

"Hatırlatma!" diye bağırdı aniden. Kıkırtıları kulaklarımı dolduruyor, bolca sıktığı parfümü burnumu sızlatıyordu. Evden kaçarcasına çıkarken arkasından bağırdım.

MOR MENEKŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin