45.Bölüm: Arsız Gülümseme

328 226 56
                                    

***

¡Ay! Esta imagen no sigue nuestras pautas de contenido. Para continuar la publicación, intente quitarla o subir otra.

***

'Seni kendimden uzak bana götüreceğim.'

İnsanın kendisinden uzak olan bir kendisi var mıdır?

Varmış, en azından onun varmış...

"Anlat." dedi ciddi sesiyle. Tam arkamda omzundan kulağıma doğru uzattığı kafasına bakmayı bile unutmuştum gördüklerim karşısında.

Yavaşça kafasını ve bedenini arkamdan uzaklaştırırken esen ılık rüzgarla üşüyen bir göz yaşı damladı yanağımdan aşağıya. Soğuk değildi ama titriyordum. Ellerim, ayaklarım, bedenim buz kesmişti... Ben donmuştum.

Burası bir uçurumdu.

Denizin sert dalgalarının dövdüğü bir falezdi, ya da Deniz'in kendinden uzak kendiydi...

Gözlerim uçsuz bucaksız denize bakıyordu, kulaklarımı hırçın dalga sesleri doldururken sertçe yutkundum ve arkamı döndüm. Onu görmeyi beklerken bomboş bir alanla karşılaştım. O yoktu, o nereye gitmişti?

Bağırdım.

Sesimi, çıkabildiği son raddeye kadar yükselttim.

"Deniz!" ses yoktu.

"Deniz!" bu sefer daha bir feryatlıydım ama o, hala sessizdi. Tam da o an bir şimşek gibi çaktı kafama tüm olanlar. Anlat komutunu yerine getirmem geriktiği aşikardı. Bunu sessizliğine gömülen Deniz'e karşı değil, hırçın dalgalarıyla uçurumun kıyısından beni selamlayan denize karşı yapmam gerekiyordu.

"O adammış!" diye haykırdım tüm çaresizliğimle yüzümü uçuruma dönerken.

"Beni iyileştirmeye çalışan ama sana her saniyesinde eziyet eden Serdar Korbaş'mış!" hüngür hüngür ağlamaya başladığımda gözlerim sadece kararmakta olan denizi görüyordu.

"O adam sana eziyet ederken bana gülüyordu Deniz! Bu haksızlık, haksızlık, haksızlık..." takatsiz kalıp dizlerimin üzerine çöktüm ve şiddetlenen ağlamamdan geçit bulmak için biraz soluklandım.

"Ben iyileşemiyorum Deniz. Ben hiç bir zaman iyileşmeyeceğim. Ne diyorlar biliyor musun? Tekrar diyorlar. Tekrar yat o yatağa, tekrar gir o soğuk odaya diyorlar! Üçüncü defa, iyileşemeyeceğini bile bile gir diyorlar! Bu da yetmezmiş gibi yine o adama emanet ediyorlar beni!" hafif esen rüzgar saçlarımı karıştırıyordu. Kapüşonlunun arasından süzülen saç tellerim, göz yaşlarıma yapışıyordu. Her yapıştığında daha da şiddetli vuruyordu deniz dalgalarını uçuruma. Sanki cidden kendisiydi, kendisinden uzak dediği kendisi... Öfkesine öfke, şiddetine şiddet, hiddetine hiddet katıyordu...

MOR MENEKŞEDonde viven las historias. Descúbrelo ahora