17.Bölüm: Zaman

428 280 64
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Hak edilmeyen huzuru bilir misiniz? Ya da hak edilmeyen demeyelim de yersiz diyelim, yersiz huzurlar...

Yersiz huzurlar, her zaman trajik bir sonla bitmeye ve kişiyi yüz üstü bırakıp terk etmeye mahkumdur. Bu yersiz huzurun beni terk edişi de olabildiğine trajik olmuştu. Gece sahilde beni kolları arasında sarıp sarmalayan huzura güvenmek istemiştim. Hataydı. Benim huzurum tahmin edemeyeceğim yerlerde saklıydı ve ben onu aramaksızın kendimi yersiz bir huzura kaptırmışım. Ben ihanet etmiştim, ben yanlış yapmıştım. Anın güzelliğine kendimi kaptırmış, beyazlara aldanmış, siyahları saklamış, grileri unutmuştum. Büyük hataydı...

Hastane sesi, oksijen tüpünden uzanan borunun burnuma üflediği oksijenin kokusu, işaret parmağımdaki ateş ölçeği, bedenime ve bileklerime bağlanmış EKG uzantıları...

Gözlerimi hafif araladığımda iki yanımda annemi ve babamı gördüm. Annemin bir eliyle elimi diğer eliyle de yanağımı kavradığını fark ettim. Babam sanki incitmekten korkar gibi sol elimi tutuyordu. Gözlerimin üzerinde öyle bir ağırlık vardı ki görüyor olsam bile bunun farkına varabilme sürem oldukça uzundu. Kurumuş dudaklarımı araladığımda bakışlarımı bir sağa bir sola taşımaya çalıştım ve içimden gelen ilk sözcükleri dışarı çıkardım.

"Anne, baba... Çok mu kötü görünüyorum?" dudaklarımı ilk araladığım andan beri beklediğim o yumru ikinci kelimeden sonra yerine oturmuştu. Her sözcüğümün arasında en az beş saniye ara vardı. Benim en çok ihtiyacım olan şey zamandı. Bana dakikalar, saatler, günler, yıllar verin. Diye haykırmak istedim. Benden bunları çalmayın ne olur...

"O da nereden çıktı bir tanem? Çok iyiymişsin. Sadece şok geçirdin ama bir şeyin yok hatta düne göre daha iyisin." annem saçlarımı narince okşayıp bana doğru yaklaşmış ve konuşmuştu.

"Canım, bir yerin ağrıyor mu? Söyle bana, canını yakan bir şey var mı?" babam elimi iki eliyle kavrayıp üzerime eğilip sormuştu.

"Hayır, bir yerim ağrımıyor sadece gözlerim çok ağır." çatallanan sesimle cevaplamaya çalıştım.

"Geçecek canım, sabret olur mu? Sen benim güçlü kızımsın." tüm yaşadıklarım karşısında her zaman en dik duran babam olmuştu. O benim en güçlü kahramanımdı ve ben de onun güçlü kızıydım.

Biz konuşmaya devam ederken içeri doktor ve birkaç intörn girmişti. İntörnlerden biri ateşimi ve tansiyonumu kontrol edip elindeki dosyaya bir şeyler not aldı.

"Değerleri gayet iyi durumda. Sizin de bahsettiğiniz gibi tramva kaynaklı şok geçirmiş. Diğer açılardan şuan için bir sıkıntı yok hatta hızlı yol kat etmiş, gayet iyi bir şey bu." 

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now