47.Bölüm: On Ay

335 231 67
                                    

***

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

***

Tek bir damla göz yaşına saklanan duyguların infilak etmesi, o damlaları çoğaltırdı.

Nefes aldım, canım yandı. Sizin hiç acıdı mı kalbiniz?

Hiç kırıldınız mı en derininizden?

Hiç ayrıldınız mı sevdiğinizden?

Uzaklardayım...

Çok uzaklardayım ondan.

Mesafeler, bu sefer kat edilebilecek cinsten değil ve ben artık durdum.

Son verdim bu işe, istemeden de olsa pes ettim.

Şimdi bir sızı var yüreğimin en içinde.

Bir kuruluk var damaklarımda.

Bir sakinlik var damarlarımda.

Bir sessizlik var kulaklarımda.

Hissizlik diyorlar galiba, o türden sakinliğim.

Soğuk mu buralar, ben mi üşüyorum?

Gözlerimin üzerindeki perde yetmiyor ışığı örtmeye, rahatsız ediyor beni inatla. Açsam açamıyorum, kapalı tutmak ise zulüm...

Parmak uçlarım üşüyor, donuyorum! Dudaklarım kuruluktan kavruluyor, yanıyorum!

Neredeyim ben?

Zaman kavramını tanımlayamadığım bir vakitte uğultular geliyor kulağıma. Seviniyorum bir şeyleri algılamaya başladığıma. Sonra bu uğultular yavaşça gölgeliyor üzerime düşen ışığı, hissediyorum.

Neler söylüyorsunuz, neler anlatıyorsunuz? Duyamıyorum, anlayamıyorum! Uyandırın beni, uykuda mıyım?

Uykudaydım, derin olmaktan son anda vazgeçen bir uykudaydım...

Bir serinlik kaplıyor ağzımı ve burnumu. Kurutuyor nefesimi ama öyle güzel ki tadı, öyle güzel ki hissi... Tüm o eziyetin arasında bir ışık gibi parlatıyor yüreğimi. Yüreğim demişken, sahi yüreğim yaşıyor musun?

Göz kapaklarım ağırlaştıkça ağırlaşıyor, ışık zaman geçtikçe daha da dayanılmaz bir şekilde rahatsız ediyor gözlerimi.

Yanımda hissettiğim gölge ve kıpırtılar ise bir umut veriyordu bana, sanki onlar yardım edeceklerdi ve kurtaracaklardı beni bu dardan... Yapmaları gerekiyordu; ben kıpırdayamazken, ses çıkaramazken onların benim sessiz çığlıklarımı duymaları gerekiyordu.

Tam o an bir şey oldu.

Göz kapaklarımın perdelemeye yetmediği o ışıklar tam da gözlerimin içine yansıtıldı birden. Etraf bembeyazdı ve yeniden o rüya. Yeniden bir uçurum, denizin dalgalarıyla dövdüğü falez ve bana kollarını açmış deniz... Her şey bir anda olmuştu, o delikli faleze takılmış ve mor kokusuz çiçeklerin arasından kırmızıya boyanmış elbisemle düşmüştüm aşağıya. Deniz, beni kolları arasına alınca sakinleşmiş gibiydi. Dalgaları daha yumuşaktı, daha berraktı, daha sıcaktı. Çok narince sarmaları bedenimi, çok masumca okşadı saçlarımı. Isıttı beni deniz, üşümemem için elinden geleni yaptı ve beni kıyıya çıkardı.

MOR MENEKŞEDove le storie prendono vita. Scoprilo ora