67. Bölüm: Koruyucu Melek

91 65 29
                                    

"Yaşamaya değerdi, yaşam bir savaştı, savaşmaya değerdi, bitmeyen bir yoldu, yorulmaya değerdi

Deze afbeelding leeft onze inhoudsrichtlijnen niet na. Verwijder de afbeelding of upload een andere om verder te gaan met publiceren.

"Yaşamaya değerdi, yaşam bir savaştı, savaşmaya değerdi, bitmeyen bir yoldu, yorulmaya değerdi."

***

Küçükken karanlıktan korktuğumda yanımda annemi isterdim, annem bana ışıklı yolları göstermek yerine karanlığa alışmayı öğretmişti.

Şimşek çaktığında kafamı annemin göğsüne saklamak isterdim, o kulaklarımı tıkamak yerine şimşeklerin doğasını anlatırdı bana hayran olurdum.

Düştüğümde yine annemi bulurdum yanımda. Beni kaldırmak yerine kendim kalkabileceğimi öğretmişti bana. Ağladığımda, acı çektiğimde yanımdaydı. Bana her zaman şükretmeyi, hayatın bazen iyi gitmeyeceğini ama yine de yaşamaya değer olduğunu anlatmıştı.

Yaşamaya değerdi, yaşam bir savaştı, savaşmaya değerdi, bitmeyen bir yoldu, yorulmaya değerdi.

Anne olmak böyle bir şey mi, anne? Dokunmadan, dokunmayı öğretmek mi? Uzaktan izledikçe gözetmek mi? Canını vermeye hazır olsan bile, düşmüşken kalkmasını beklemek mi? Yoksa yaşamadan yaşatmak mı, anne?

Anne olmayı istemezdim, Deniz'in gözlerindeki o ışığı görene kadar. Korkardım, layık olamamaktan korkardım. Bir adım gerideydi ayaklarım, bir adım geriden başlasın istemezdim canımdan kopan canımın...

Annelik zordu, herkese layık değildi. Cansu, annesi yüzünden küsmüştü zamanında hayata. İpek, annesine düşkünlüğünden kaybetmişti benliğini. Deniz, hiç tanıyamadığı annesi sayesinde kurtulmuştu çoğu kez... Annelik bir yoldu ve bu yolu yürümeyi bilene layıktı.

Özge Yelkenci.

Yıllar önce ikizlerini terk etmek zorunda kalan, yaralı bir anne. Yavrusunun melek olduğu dünyayı, kötülere dar etmeyi yeğlemiş ve bu acımasız dünyada ayakta kalan canının bir diğer parçasının koruyucu meleği olan bir kadın. Deniz'in, kendini onun tek yanılgısı olarak gördüğü kişi. Dibine ışık veremeyen bir mum, Özge Yelkenci. Tanımadığı oğlunun kokusuna hasret yaşamış bir yabancı kendi gözüyle. Asla affedilemeyeceğini düşünen, Deniz'in hayatına yalnızca yardımlarla dokunabileceğini zanneden bir yaralı kalp.

Onun hayatına yeniden dokunmak istediğinde, koruyucu melek olmayı yeniden üstlendiğinde kurtarılmayı bekleyen kişi bu sefer de İpek'ti.

"Anlat bana Deniz." fısıltıyla kulağına yaklaştığımda göz kapakları ıssızca aşağıya düştü.

"İçini kemiren şey ne? Bir sorun mu var?"

"Endişeliyim." kurumuş dudaklarını zorlukla araladı.

"Bilmediğim şeyler var, değil mi?" sırtüstü uzandığımız kanepede ona dönükken kafasını tavana çevirdi ve derince soludu.

"Güney'le konuştum." dedi sakince. Devamını beklediğimi anladığında tekrar konuşmaya başladı.

MOR MENEKŞEWaar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu