39.Bölüm: Kayıp

288 232 21
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Gökyüzü ağlıyor.

Hiç olmadığı kadar şiddetli akıtıyor göz yaşlarını...

Neden?

Neden susmayı bir an olsun düşünmüyor?

Bir şimşek çakıyor ve etraf aydınlanıyor!

Hafif ıslak saçlarım beni ürpertiyor.

Sıcacık evimde olmama rağmen üşüyorum!

Saat gece yarısını çoktan geçmiş. Saatler öncesinde başlayan fırtına aynı etkiyle ortalığı birbirine katmaya devam ediyor. Ben ise saatlerdir yatağımda aynı vaziyette oturmuş bir kez bile kıpırdamadan bekliyorum. Her şimşek yeryüzüne indiğinde daha da sarılıyorum sırtımdaki battaniyeye.

Annem yarım saatte bir düzenli olarak geliyor odama, kontrol ediyor beni. Konuşmaya çalışıyor ama vücudumun her bir uzvu, dudaklarımı aralamayı reddediyor. Hissiz halim onları korkutsa da yaşadığım şeylerin farkındalar.

Karakoldayken Aslı Abla aradı ailemi. Beni gelip almalarını söyledi. Önce istemedim, o bulunana kadar, geri gelene kadar orada beklemek istedim. Ama bu isteğim ailem tarafından sertçe reddedildi. Açelya ve Demir'e doğru düzgün veda edemeden beni eve getirmişlerdi. Onlara ilk başta kızmıştım ama zaman ilerleyince hak verdim. Benim gibi duygularına, hareketlerine, sözlerine hakim olamayan biri ile uğraş halinde bulunmak zor bir şey olsa gerekti...

Yaklaşık beş saattir kesikli aralıklarla ağlıyorum. Gözyaşlarımın kimisini soğuk asfalta, kimisini onun gömleğine, kimisini karakola akıttım. Şimdikiler ise akacak bir yer bulamıyorlar. Ne bir omuz, ne de onları silebicek bir el var yanımda.

Nerede o elin, düşük omuzların ve benim kanımla boyanmış gömleğin sahibi?

Gittiği yere benden bir parça taşıdığı gerçeği, ufak da olsa su serpiyor yüreğime.

Şu haksız sevincimde bile vicdan azabı çekiyorum. Ne haddimeydi ona zarar vermek? Her ne kadar 'acıtmadın' dese de acıtmıştım onu. Belki fiziksel bir acı değildi bu ama ruhunu acıtmıştım. Sözlerimin onun ruhunu sızlattığını biliyordum...

Elimde o fotoğrafı görünceye kadarki sakin kalışı, belki o kitapları karıştırmasam değişmeyecekti. Onun ruhuna daha az hasar verecektim belki de.

Üzülüyorum... Yaptığım her şey için üzülüyorum. Konu Deniz olunca kendime hiçbir şekilde hakim olamamama üzülüyorum...

O fotoğrafı kulübede ilk görünce içime düşen ateş, hala sönmedi. Beni asıl delirten şey de buydu zaten.

Katil her an yanımızdaydı ve hedefi Deniz'i öldürmekti. Biz bunu anlayamamıştık!

O adam, Deniz'in evine girmişti. En güvenli yer olarak düşündüğümüz ve Deniz'i iç rahatlığıyla yalnız bıraktığımız o ev aslında tehlikenin ta kendisiydi.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now