49.Bölüm: Mavi

340 233 17
                                    

***

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Bu sabah erkenden kalkmamızın sebebi balo için yapacağımız alışverişti. Benimse her zamanki yavaşlığım üzerimdeydi. Açelya'yı çileden çıkarışıma ise ayrı üzülüyordum.

"Giyilip çıkarılması kolay bir şeyler giy, nasılsa bir sürü kıyafet deneyeceğiz." Açelya'nın bu mantıklı uyarısı üzerine dolabımı tekrar karıştırmaya başladım.

"Eşofman giysem?" diye sorduğumda ise beni tamamen onaylar bir şekilde karşılık verdi.

"Artık bir şeyler giy Dilara, yarım saattir ne giyeceğini düşünüyorsun." aynadan kafasını çevirip bana acınası bir ifadeyle baktı ve sözlerine devam etti.

"Deniz, canım arkadaşım... Her buluşmadan önce ağaç oluyordur kesin. Bu hayat cidden Deniz'e zor." cümlesini gülerek bitirmiş tekrardan aynaya dönmüştü. Yüzümü ekşiterek ben de bu laf yarışında yerimi aldım.

"Asıl Demir'e zor. Yüzüne o kadar çok şey sürüyorsun ki çocuk öpmeye kalksa ayrı dert, dokunsa ayrı dert." Açelya sözlerimi aniden reddetti.

"Ben o kadar kalitesiz şeyler kullanmıyorum bir kere. Sor bakalım Demir'e hiç sorun yaşamış mı yüzüme sürdüklerimle alakalı?" lafını bitirir bitirmez aynasına geri dönmüştü fakat söylediği şeyin garipliğinin henüz farkında değildi. Dimdik ona bakarak gülmemek için kendimi tuttum. Saniyeler sonra fark edip bana döndüğünde söylediği tek şey şuydu.

"Ya da boşver, sorma sen bir şey." dudaklarımı birbirine bastırarak gülmemi durdurmaya çalıştım ve iki elimi teslim oluyormuş gibi havaya kaldırdım sessizce kıyafet seçimi işlemime devam ettim.

"Gülme ve bir an önce giyin! Daha saçlarını düzleştireceksin. O saçlarını da kesmeyi düşünmüyor musun? Bayağı uzadılar." kafam dolabımın en dibinde siyah eşofmanlarımı ararken sesim boğuk geliyordu.

"Hayır kesmeyeceğim, böyle daha çok hoşuma gidiyor."

Sonunda siyah eşofman pantolonumu bulmuştum. Hızlıca giyip üzerine koyu gri bir tişört geçirdim. Saçlarımı düzleştirmek ise yaklaşık yarım saatimi almıştı. Kafama cup şapka takıp sırt çantamı aldığımda saati kontrol ettim, sözleştiğimiz saati on iki dakika geçirmiştik. Ayakkabılarımızı giymek üzere aşağıya indiğimizde tekrardan Açelya'nın bir uyarısıyla karşılaştım.

"Convenseleri giymeyi aklından bile geçirme, ayakkabı da deneyeceğiz."

"Ama!"

"Onlarsız da yaşayabilirsin Dilara, hadi zaten on beşinci dakikamızı da aştık." büyük ihtimal iki üç dakikaya geçecek bir keyifsizlikle beyaz spor ayakkabılarımı giymeye başladım.

Haziran ayına girmemizle birlikte artık resmen yaz gelmişti. Güneş etrafı acımasızca ısıtırken görüşümüz çok kısıtlı ve zordu. Güneş gözlüklerini takmaya karar verdiğimiz anda karşıdan gelen Demir ve Deniz'i gördük, yavaş adımlarla bize doğru ilerliyorlardı. Aramızda on adımlık bir mesafe varken Demir seslendi.

MOR MENEKŞEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin