14.Bölüm: Kitap

515 310 148
                                    

***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

***

Olanların verdiği ruhsal yorgunluk, ağrıların verdiği fiziksel yıpranma ve ilaçlar yüzünden oluşan uyuma isteğiyle olduğum yerde uyuya kalmıştım. Demir ve Açelya hala yanımdaydılar. Annemle babamın gelmesine bir saatten az vardı gözlerimi araladığımda. Hava kararmıştı, Açelya'nın fısıltısını işittim.

"Dilara, odana götürelim seni. Koltukta rahat edemiyorsun."

Zar zor gözlerimi açmaya çalıştım. Kararmış olan hava gözlerimi tekrar kapataya zorluyordu. Uykulu sesimle dudaklarımı araladığımda Açelya biraz daha yaklaştı bana.

"Siz yoklamaya geç kalacaksınız. Neden gitmediniz okula geri?" bunun üzerine rahat bir şekilde cevap verdi.

"Yarın Cumartesi ya hani, haftasonu. Ben yarın sabah eve gidebilirim ama bayağı uzak. Annenler geldikten sonra Demir'in evine geçeceğiz. Mecbur orada kalacağım, annesi ve babasıyla da tanışmak istiyordum ama memleketlerine cenazeye gitmişler alel acele, az önce haberi geldi." Açelya'nın sözlerinin ortasından beri Demir'in öksürükleri dur durak dinlemiyordu. Sanki gülmemek için zor tutuyordu kendini.

"Ne oldu? Mecburen lafımı duymadın geliba! Hem bize gel kal diyen sen değil miydin?" Açelya hafif utanmış gibiydi. Gözlerini kaçırarak saçlarının kulağının arkasına itekledi.

"Bendim, hem bir şey demiyorum ki. Sadece, öksürük tuttu." Açelya hafif öfkeli bakışlarını Demir'inkilere değdirdiğinde onu dürttüm.

"İstersen burada da kalabilirsin." kafasını bana çevirip yanıtladı.

"Cidden çok isterdim ama otobüs terminaline çok ters kalıyor burası. Demir'in evi terminale yürüme mesafesinde. Biletimi de sabahın körüne aldım yer yok diye." Demir yine kendi adını duyar duymaz öksürüklere boğuldu. Açelya, yanımdan aldığı bir yastığı ona doğru  fırlattığında ise öksürükleri yavaş yavaş kahkahaya dönüşmeye başladı.

"Tamam, tamam bir şey demedim. Susuyorum." bir süre birbirimize bakıp gülüşmüştük. Saniyeler sonra ise kapının çalmasıyla irkildik.

"Erken geldiler." diyerek ayağa kalktım ve kapıya doğru ilerledim. Kapıyı açınca karşımda önce annemi görmüştüm. Yüzü hiç olmadığı kadar yorgun görünüyordu. Arkasından gelen babam da aynı şekildeydi. Bitkin düşmüştüler. Annem boynuma sıkı sıkı sarıldı. Kolumdaki sargıları polarımın koluyla kapatmıştım ama ellerimdekiler görünüyordu. Ellerini saçlarımda gezdirdi, kokladı.

"Nasılsın bir tanem?" sesi görünüşünden daha yorgundu.

"İyiyim anne, hoşgeldin." olabildiğince iyi görünmeye çalışıyordum.

"Canım kızım..." diyerek arkadan geldi babam. O da kollarıyla sarmaladı bizi. Saniyeler sonra bitkin bedenlerini benden ayırırlarken kapıda Ozan'ın belirdiğini fark ettim.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now