26.Bölüm: Revir

400 242 468
                                    

  ***

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

  ***

"Ne!?" diye bağırdı Demir.

"Bizi mi tanıyor?" şok dolu bir ifadeyle iyiden bana yaklaşmıştı.

"Katili mi biliyor?" şaşkınlığına şaşkınlık katarken dikleşip ellerini beline koydu ve derin bir nefes aldı.

"Biraz sessiz olun!" dedim fısıldayarak.

"Doktor Nergis'in oğlunu ve onu götüren adamı da mı biliyormuş?" Açelya ve Demir ardı arkası kesilmeyen sorular soruyor, şaşkınlıklarını tam manasıyla yaşıyorlardı.

"Kim, kim böyle bir şey yapabilir?" en çok Deniz'in konuşmasını bekliyordum. Sabırla onu izlerken beklediğim şey oldu ve Deniz düşünceli bir şekilde konuşmaya başladı.

"Resmen takip ediliyoruz, izleniyoruz. Delireceğim!" ellerini ensesinde birleştirdi ve bakışları hararetli bir şekilde yerdeyken soluklandı.

Okulun bahçesinde, her zaman oturduğumuz bankaların olduğu yerde oturuyorduk. Bahçe kalabalıktı çünkü bugün hava mevsim normallerinin üzerindeydi ve gayet sıcaktı. Herkes kendini dışarı atmış vaziyetteydi. Biz de bu konuyu konuşabileceğimiz en uygun yerde toplanmış dün geceden beri içimi yiyen şeyleri onlara anlatmıştım.

Dün gece mektubu okuduktan sonra gözlerime bir damla uyku girmemişti
Gece boyunca düşünmüştüm ama bir çıkar yol bulamamıştım. Onlara hepimizin bir arada olduğu bir vakit söylememin uygun olduğunun farkındaydım ve bu anı zor beklemiştim.

"Şuan bile şu bahçede olabilir." dedi Demir soğuk kanlılıkla. Tüylerimin diken diken olduğunu fark ettim. Sanki etrafta deprem oluyordu da ben sallanıyordum. Hava mı kararıyordu yoksa. Görüşüm neden bulanıklaşmıştı ki şimdi? Sesler birer birer uğultuya dönüşürken ayaklarımın istemsizce kıpırdanıp dengemi sağlamaya çalıştığını fark ettim.

"Dilara!"

"Dilara!" bir anda uykudan uyanmış gibi hissetmiştim kendimi. Boş gözlerle kafamı ismimi duyduğum yöne doğru çevirirken Deniz'in endişeli suratıyla karşılaştım. Kolumdan sıkıca tuttuğunda ellerimin uyuştuğunu hissediyordum.

"Yüzün bembeyaz Dilara! Revire gidiyoruz, tutun bana." kime tutunduğum veya kimin ne yaptığı hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Bayılmamıştım, öyle böyle yürüyebiliyordum ama hangi ara revirin sedyesine gelip oturduğumu bilmiyordum. Uğultular devam ederken bomboş bir şekilde ağzımdan 'iyiyim ben' sözleri çıkmıştı. Gözlerimi kapattığımda derin derin nefes alıp vermeye başladım. Birkaç dakika sonra en azından uğultular gitmiş ve görüşüm düzelmişti. Hemşire ise tansiyon aletini o anda koluma takmıştı.

MOR MENEKŞEWhere stories live. Discover now